Plantu Üzerine
1991 yılında, sırf hoşluk olsun diye Şalom için yeniden karikatür çizmeye başladığımda, benim için çok uzun sürecek bir serüvene başladığımın farkında değildim. Plantu adındaki bir karikatürcüden ise tamamen bihaberdim. Oysa zaman zaman “Le Monde” gazetesini okur, muhtemelen birinci sayfadaki karikatüre de şöyle bir göz atardım.
1992 yılında ise, bir yurtdışı gezim esnasında, Fransız televizyonunda yayınlanan bir program izledim. Bir Fransız karikatürcüsü, Yaser Arafat’ı karşısına almış, bir yandan sorguluyor, bir yandan da FKÖ Lideri’nin eline kalemi tutuşturup İsrail bayrağı çizdiriyordu.
İyice gaza gelen Arafat, İsrail bayrağı çizmekle kalmıyor, içinde yedi kollu şamdan, haç ve hilal barındıran bir Orta Doğu Ekonomik Topluluğu amblemi çiziyordu. Ancak Plantu adındaki karikatürcü bir türlü doymuyor, iki uçlu bir kalemin sol tarafına bir Filistinli figürü çizerek “TANIMA” kelimesinin altını Arafat’a imzalattırıyordu.
Aynı Plantu, bir süre sonra, bu kez Kudüs’te Shimon Peres’in karşısında oturmuştu. Sonuç: aynı karikatürün sağ tarafında bu kez bir İsrail askeri vardı. “KARŞILIKLI” sözcüğünün altında ise zamanın (ve şimdiki) İsrail Dışişleri Bakanı Shimon Peres’in imzası...
Karikatürün gücünü ilk o zaman kavradığımı sanıyorum. 1993 Oslo görüşmelerinden tam bir yıl önce, iki ezeli düşman aynı karikatüre imza atmayı kabullenmişlerdi.
Jean Plantu o günden beri hayran olduğum karikatürcülerin başında gelir. Kendisinden etkilendiğimi gizleme gereğini duymam, tam aksine onunla karşılaştırılmaktan onur duyarım. Her ne kadar aynı yılın aynı ayında, üstelik ben ondan birkaç gün önce dünyaya gelmişsem de, o benden tam yirmi yıl önce bu işe profesyonelce soyunmuş. Üstelik tıp eğitimini yarıda bırakarak.
Bu yıl 7.Uluslararası Ankara Karikatür Festivali’nin onur konuğu olarak ülkemize gelen Plantu, 1982 yılından bu yana “Le Monde” gazetesinin, 1991 yılından beri de haftalık “L’Express” dergisinin sürekli çizeridir.
Çeşitli ödüllerin sahibi olan Plantu’nun “Le Monde” gazetesindeki konu seçme özgürlüğü 1995 yılından itibaren kısıtlanmış. Bu tarihten sonra Plantu, zorunlu olarak sadece kendisine sunulan konu çerçevesinde karikatür çizmeye başlamış. Ancak kısa sürede bu soruna da bir çare bulmuş; günlük karikatürünün bir köşesine minik bir fare iliştirmiş. Örneğin karikatürünün konusu Fransa’daki trafik sorunları ile ilgili olduğunda, minik fare Kosova sorununu gösterir olmuş. Kısa sürede fare okurun ilgisini çekmeyi başarmış.
Plantu’ye kendisinden daha şanslı olduğumu söyledim; Öyle ya, Şalom Gazetesi’nde dilediğim telden çalabiliyorum, fareye ihtiyacım yok çünkü çizgilerimde özgürüm... Sanırım beni biraz kıskandı, kibarca maaşımın tatminkar olup olmadığını sordu... Konuyu değiştirdim tabi ki, karikatürcüler gerçekten de bazen çok gaddar olabiliyor...
Ankara, 4-8 Mayıs 2001