Karikatürün Acımasız Ustası
David Levine, ABD’nin neredeyse tüm siyasi şahsiyetlerine kafa tutmuş, bildiğini çizmekten asla kaçınmamıştı.
Uzun yaşamanın sırlarından biri de karikatür çizmek olsa gerek! Geçen yıllarda karikatür dünyası peş peşe gelen ölüm haberleriyle üzülmüştü. Saul Steinberg, Mose, Bill Mauldin, André François gibi yirminci yüzyıla damgasını vurmuş karikatürcüler, seksenli yaşlarının ortalarında dünyamıza veda etmişlerdi. Hatta bunlardan All Hirschfeld, öldüğünde tam 99 yaşındaydı...
Yılın son günü gelen bir haber listemizi biraz daha kabarttı: Karikatür dünyasının usta kalemlerinden David Levine, 83 yaşında dünyamızdan göçtü. O David Levine ki, portre karikatürünün gazete sayfalarına taşınmasına öncülük etmiş, Amerika’da sayısız karikatürcü tarafından taklit edilmiş, çizdiklerinden ödün vermemek adına en büyük günlük gazetelerde yer almaktan kaçınmış, Amerika’nın neredeyse tüm siyasi şahsiyetlerine kafa tutmuş, bildiğini söylemekten (çizmekten) kaçınmamış büyük usta, prostat kanserine yenik düştü.
1926 yılında Brooklyne’de komünist eğilimli Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Levine, çocukluğunda çizgi romanlardan mahrum olarak büyümüş. Meğer ailesi bu tür yayınların ‘faşizan basın’ın icadı olduğuna inanırmış. Buna rağmen oğullarını ünlü çizgi romancı Will Eisner’in etkisinde kalmaktan kurtaramamışlar!
SİYASİ PORTRELER
Levine’in ilk karikatürleri 1940’lı yıllarda yayınlandı.1963’ten itibaren “The New York Review of Books” için çalışmaya başladı, önce ünlü edebiyatçıların, bir kaç yıl sonra da politikacıların portrelerini çizmeye girişti. Hicvedeceği kişiyi iyice tanımak için önce kitaplarını okur, yaşamını inceler, portreye mutlaka o kişinin karakterini yansıtan bir öge katardı. Çizgilerinde son derece acımasız ve gaddardı. Bu özellik, edebiyatçıların portrelerinde görülmekle birlikte, siyasi portrelerinde daha fazla açığa çıkmıştır.
David Levine’in portreleri daima küçük gövdelerin üzerine oturtulan büyük kafalardan oluşmuştur. Sanatçı bunu başlangıçta gazete köşesindeki sınırlı alandan doğan bir zorunluluk olarak açıklamış, ancak köşesi genişledikten sonra bile bu kendine has stilini terk etmemiştir. 1987’deki bir röportaj esnasında, ‘Yüzünü çarpıtmayacağınız insanlar var mıdır?’ sorusuna verdiği yanıt, günümüz karikatürcülerine ibret teşkil etmektedir: “Benim toplumumda dış görünüm (vitrin) son derece önemlidir. Kadınlar bundan çok etkilenir, siyahlar ise beyazların standartlarında değerlendirilir. Haliyle, bir kadın ya da bir zenci çizeceksem, kendisinin kamuya mal olmuş ünlü bir şahsiyet olmasına özen gösteririm. Yergiyi doğrudan o kişiye yönlendiririm; kesinlikle genelleştirmem, stereotip kullanmam.”
Hemen bütün Yahudi mizahçılar gibi, David Levine de ‘kendiyle dalga geçebilen’ bir sanatçıdır. Pek çok çiziminde Yahudilere ve Yahudilik unsurlarına rastlamak mümkündür. Bir muhabirin ‘çizdiğinizi anlayamadım’ eleştirisine yanıtı, ‘Yidişçe çiziyorum da ondan’ olmuştu. Elleri böceğe dönüşmüş Kafka, minicik penisli çırılçıplak Henry Kissinger, Torah içinde füzeler taşıyan Ariel Sharon, çizerin acımasız fırçasından nasiplerini almış olan sayısız Yahudi ünlüler arasında sadece üç örnektir. Hitler’i ise çok az çizmiş olmasına karşın, bir karikatürcünün “yeteri kadar keskin” bir Hitler karikatürü çizemeyeceğine inanırdı. Zira ona göre mizah, ister istemez kahramanını ‘şirin’ kılma tehlikesini kendi içinde barındırıyordu.
İzel Rozental
Cumhuriyet, 07.01.2010
Kaynakça:
The Savage Mirror / Steven Heller & Gail Anderson / Watson Guptill Pbl.NY,1992
David Levine / Caricatures and Watercolours / Ashmolean Museum Oxford, 1987
www.Forward.com / Menachem Wecker, 31.12.2009