Ferit Öngören ve Çizgilerle İstanbul’un Hoş Boşlukları...
Eminönü Meydanı’nda, Yeni Cami’nin hemen solunda sıralanmış ayakkabı boyacıları vardır. Uzaktan baktığınızda görkemli boya sandıklarının görünümü öylesine çekicidir ki, dayanamaz kendinizi taburelerin birinde ayakkabılarınızı boyatırken bulursunuz. Zaten İstanbul sokaklarında geziniyor, hele de Eminönü Meydanı’ndan geçiyorsanız, pabuçlarınızın çamursuz ya da hala tozsuz kalmış olması mucize kabilindendir.
Görkemli boya sandığının arkasındaki kişinin sevgili pabuçlarınıza iyi davranacağının belirtilerini daha ilk hareketlerinden algılarsınız. Fakat heyhat! O da ne? Ayakkabılarınıza şifa verecek olan doktorunuz (!) sandıkta sergilenen irili ufaklı onlarca şatafatlı boya şişesinden birini açacağına, hemen yanı başındaki derme çatma sehpanın üzerinde duran alelade boya kutularından birine hamle ediveriyor!...
Hayal kırıklığını atlattıktan sonra gerçeği öğreniyorsunuz. Sizi kendisine çeken boya sandığının içindeki süslü şişelerin hepsi boş. Yani dekor. Zira pırıl pırıl parıldayan pirinç kapaklar cam şişelere bol geliyor ve boyaların hızla kurumasına neden oluyor. Görkemli fakat içi boş boya sandığının tek işlevi ayakkabısı boyanan ayağınıza destek olmaktan ibaret!...
Ferit Öngören otuz yıldır İstanbul’u çiziyor. Daha doğrusu çizdi bitirdi bile. Adım adım, kıyı kıyı yüzlerce çizim gerçekleştirdi. Herbiri 35X50 cm ebadında, üç yüzü aşkın sayfa doldurdu. Sonunda bunların yirmi altısını “Corne d’Or – Çizgilerle Haliç’te Gezinti” adı altında bir araya getirdi. Diğerleri yeni sergiler ve yeni kitaplar için sıralarını bekliyor.
Ferit Öngören’in Haliç’i Sarayburnu’ndan başlıyor, Eminönü, Ayvansaray, Sütlüce derken Haliç’in kuzey kıyısına kıvrılıyor, Salıpazarı’nda nihayetleniyor.
Neler yok ki bu çizimlerde... Aşina olduğumuz yapılar, seksenli yıllarda yıkılıp gitmiş binalar, dolmuşlar, otobüsler, gemiler, sandallar... ve insanlar! Bir dolu çizim yumağı bu. İddiası doğru; çizgiyle mizah yapmıyor Öngören, mizah onun çizgisinin içinde, ta derinlerde.
Karaköy Meydanı’nda dolmuş kovalayan yolcunun duruşu, Perşembe Pazarı’nda çay molası veren emekçinin yorgunluğu, Sütlüce’de bir tarafta celepler-kasaplar, hemen altlarında çilingir sofrasının başında demlenenler, Balat’ın rengarenk ahalisi, Eyüp’te dualarının kabulünü dileyen yetmişlerin tipik başörtülü kadını... Seyyar satıcılar, semtin balıkçısı, yoğurtçusu, simitçisi, karpuzcusu, fotografçısı... Her çizim onlarca öykü barındırıyor içinde. Kıyı kıyı izlemiş, notlar tutmuş, sonra da sabırla kağıda dökmüş gözlemlerini Öngören. Hiç acele etmemiş. O kadar ki, sonunda çizimler bir “belge” niteliğine bile bürünmüş. Neredeyse yakın bir geçmişte var olduklarını unuttuğumuz hal binası, yağ iskesi, eski Galata Köprüsü’yle, çeşitli imalathaneleri ve daha henüz tarihe karışmayan Tersane’siyle dolu bir Haliç onunkisi...
“Dolu olmasına dolu ama huzur veriyor” diye tanımlıyor sanatçı çizimlerini. Gerçekten de ince, sıradışı bir çizgisi var Ferit Öngören’in; Süssüz, taramasız, net ve kararlı bir çizgi. İnceli kalınlı lekeler yok, gölge oyunları yok... Gözüne ilişen, kendisine ilginç gelen her görüntüyü kaydetmiş. Hepsi gerçek. Eminönü Meydanı’ndaki boyacı sandıklarının aksine... Ama boyacının boş sandığı, benzer bir yığın hoşlukla birlikte yerini buluyor çizimlerde. İstanbul’u dolduran, biraz da bu tür hoş boşluklar değil mi sanki?
Serginin sanat danışmanlığını karikatürcü Tan Oral yaptı. Sergi salonu Kuzey ve Güney Haliç olmak üzere iki bölüme ayrılmış. Sadelik ön planda. Sanatçının arzusu insanların sergiyi zorlanmadan izleyebilmesi. Açık Radyo’nun kendisiyle yaptığı bir söyleşide, çizgilerinin kendisine olduğu kadar eşine de huzur verdiğini, bu duyguyu ise her kesimden insanla paylaşmak istediğini vurguluyor. Ferit Öngören’in arzuladığı huzur ortamı sergi mekanında kendini iyice gösteriyor. Tıpkı sergi kitabında olduğu gibi...
Sergi kitabını Çağla Turgul tasarladı. Turgul, hepsi kendi içinde onlarca öykü barındıran, Haliç yolculuğuna çıkmış okuyucuya soluklanma fırsatı vermek için, her semtin arasına Ferit Öngören’in kuşlarını taşımış. Böylelikle sanatçının arzuladığı huzur ve sükunet ortamı kitaba uyarlanmış. Her biri ayrı hareket içeren, yoğun bir gözlemciliğin eseri olan bu kuşların bizlere anlatacak ne öyküleri vardır kimbilir?
Ferit Öngören, “Corne d’Or – Çizgilerle Haliç’te Bir Gezinti” Sergisi
Schneidertempel Sanat Merkezi, Karaköy 12 – 30 Ekim 2000