'Sıradan Adam' Artık Yaşamıyor: Topor Öldü...
Sıradan Adam’ Artık Yaşamıyor: Topor Öldü...
 
Bayram tatilinden istifade bir kaç günlüğüne bir geziye çıkmıştım. Tatillerimden had safhada yararlanabilmek için gazete, radyo, tv gibi mecraları izlememeye özen gösteririm. Nasıl olsa sıradışı felaket haberleri tez ulaşır mantığıyla. Döner dönmez gazeteden aradılar, ‘Topor için bir yazı yazar mısın ?’ diye. ‘Hay, hay, emir olur, dahası isterseniz Steinberg, Wolinsky, Cabu hakkında da yazar bir dizi hazırlarım’ dedim. ‘Yok, şimdilik yalnız Topor öldü, diğerlerini sıraları geldiğinde yazarsın...’

Şaşırdım. Fransa’da geziniyordum ve Topor’un öldüğünden haberim olmamıştı ? ‘Nasıl ölmüş?’diye kekeledim. ‘Alkol komasıymış galiba... Henüz gençmiş...’ gibisinden bir yanıt geldi. Duraksadım bir an, yoksa‘sıradan adam’ sıradışı bir

yöntemle mi terketmişti dünyamızı?.. Ölüsünü tıpkı istediği şekilde mi bulmuşlardı acaba? :

“Ne sanıyor bu adamlar yahu?.. Korkunç şeyler çiziyorum ve korkunç hikayeler yazıyorum gerekçesiyle benim berbat bir tip, takıntılı bir manyak, bir sadist, bir psikopat, bir hırt olduğumu düşünüyorlar. Enerjik bir biçimde karşı çıkıyorum ben buna... (...) Ben etten, kemikten ve kandan yapılma bedbaht bir ölümlüyüm, oysa yarattığım kişilerin kağıttan etleri, mürekkepten kanları ve bana ödenen telif ücretiyle ancak satın alıp kemirebildiğim kemikleri var. (...)

Ah, ben ben olsaydım ne harika olurdu ! İnsanların tasarladıkları gibi biri olsaydım keşke ! Aşağılık, yarı-insan, ağzı salyalı, burnu sümüklü, bir yeri dimdik bir herif olsaydım, elimde ustura, bok içinde, irin dolu, sineklerin bile tiksineceği şeyleri yiyen, bütün alkol kontrol araçlarını bozacak pislikte bir nefesle, kafam götümün yerinde ve yüreğim bulaşık havuzunda yüzerek.

Açıkça itiraf edeyim ki, böylesine sıradan bir adam olduğum için hayıflanıyorum aslında; Düzmece, namıyla çelişen bir mizahçı olmak utanç veriyor bana. Ötekilerin imgelemindeki ben olsaydım eğer, onların fantazmalarındaki figüre benzeseydim, insanlara daha yakın biri olur, hatta onlardan biri olurdum.

İnsanlar müthiş ama değil mi ?” (*)

1938 yılında Paris’te doğmuştu Topor. Her zaman hayranlık ve gurur duyduğu babası, 1930’larda bir yahudinin Fransa’da Polonya’da olduğundan daha fazla güvenlikte(!) yaşayabileceğini öngörerek Paris’e göç etmişti. Topor, Paris Güzel Sanatlar Okulu’nu bitirdikten sonra çizgilerinin yanısıra yazıları, afiş çalışmaları ve filimleri ile de öne çıktı. Bizarre dergisinde başlayan serüveni 1961-69 arası Hara-Kiri’de, daha sonra da başta Le Monde olmak üzere çeşitli günlük gazetelerde sürdü. Arrabal ile ‘Panik Hareketi’ akımına öncelik eden sanatçıyı yazar Hıfzı Topuz şöyle tanıtıyor :

“Topor dünyanın en çılgın sanatçılarından biri sayılır. “Panik yaratan biçem”i en gerçek üstü örneklerle uygulayan kişi olmuştur. Topor desenlerinde hep biraz acemice, biraz naif bir biçem tutturmuş, ama konularında en akla gelmez zırvalıklara yönelmiştir. Amacı bir şok etkisi yaratmaktır. Erotik karikatürler de yapmıştır, ama seksüel bir zevk vermek için değil de, şoke etmek için.” (**)

Bundan üç-dört yıl kadar önce kendisiyle bir söyleşi gerçekleştiren WittyWorld editörü Joe Szabo’ya ilk karikatürlerini ünlü Punch ve The New Yorker dergilerini gönderdiğini, ancak her iki derginin de bu çalışmaları ‘fazla amatörce’ buldukları gerekçesiyle reddetiklerini itiraf ediyor ve ‘amatör kaldım’ diyerek sanat felsefesini açıklıyordu. Salt karikatürcü olarak anılmaktan da hoşlanmıyordu; Karikatürün yanısıra illüstrasyon, resim yapıyor, senaryo, şarkı sözleri, şiir yazıyordu. “de” sözcüğünü daha fazla sevdiğini belirten sanatçı ekliyordu : ‘Karikatür “de” çiziyorum.’

Topor’un yapıtlarında cinsellik ve erotizmin önemli yer tuttuğu gözlenir. Sanatçının bu konudaki açıklaması ilginç : ‘Neden ünlüler imtiyazlı olsunlar? Suratları zaten kendilerinindir. Oysa cinsellik insan varlığının bir parçasıdır. Hiyerarşiden nefret ederim. Çıplakken herkes birdir. Cinsel organlar vücudun “pis” bölümleri olarak addedilir. Bu çok aptalca. Bizler oralardan geliyoruz. Hiç kimse bir kulak ya da burundan doğmamıştır. Doğal yaşamın bir gereği olan cinselliği resimlemenin ya da mizahını yapmanın yanlışlığı olamaz. Ama bazı kimseler zihinlerinden geçenlerin kendilerine gösterilmesinden hoşlanmıyorlar.’ (***)

Daha okul sıralarında başlattığı ve yaşamının son anlarına kadar sürdürdüğü biçemini özenle koruyan Roland Topor, yüzden fazla kitap resimledi, albüm bastırdı, bir o kadar da sergi açtı, gerçek üstü şiir ve yazılar yazdı, ‘sıradan bir insan gibi’ alkol komasına girerek ve belki de bütün alkol kontrol araçlarını bozacak pislikte son bir nefesle göçtü gitti...

(*) Ben Olsaydım... /Topor (Kara Mizah Antolojisi, Hil Yayın, 1987)

(**) İletişimde Karikatür ve Toplum / Hıfzı Topuz (Eskişehir, 1986)

(***)Topor-Some people don’t like when I show what’s in their mind/ Joe Szabo (WittyWorld-17 Winter 1994)

ŞALOM GAZETSİ’NDE 1997 YILINDA YAYINLANMIŞTIR.