Milli Eğitim Bakanlığı - Eğitim Dergisi - Kasım 2004
KARİKATÜR VE POPÜLER KÜLTÜR SORUŞTURMASI




1. Karikatür ve popüler kültür arasında ne tür bir ilişkiden söz edilebilir?

2. Karikatürü popüler olan ve olmayan ya da popüler karikatür ve sanatsal karikatür şeklinde gruplandırmak mümkün mü?

3. Günümüzde kitle iletişim araçlarında (özellikle mizah dergileri ve internette) yer alan karikatürlerde kadın, cinsellik, argo vb. unsurların abartılarak öne çıkarılması olgusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

4. Yazılı ve sanal medyanın sanat karikatürüne ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Abdülkadir Uslu
Karikatürist

1 “Karikatür” ile “popüler  kültür” arasındaki ilişkiye baktığımızda; bir “kısır döngü” ile karşılaştığımızı düşünüyorum.

Karikatürün, eleştirel ama yapıcı bir işlevi vardır. Hedefi ise; güzel, iyi ya da doğru değildir. Aksine; çirkin, kötü ya da yanlıştır…Asıl işi onlarla uğraşmaktır…

Peki popüler kültür nedir? Buradaki popüleri; değeri ve geçerliliği kısa süreli olan, anlık rağbet gören, olarak anlayabiliriz. Peki kültür nedir? Sözlüğe baktığımızda, kültür : “Tarihî, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddî ve manevî değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede  kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren  araçların bütünüdür. Ya da bir toplum veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünüdür.” şeklinde tanımlanmaktadır.

Popüler kültürün, “bir toplum veya halk topluluğunun tarihî ve toplumsal gelişimi neticesinde oluşması” ile alâkası yoktur. Belki, popüler kültüre, güncel kültür diyebiliriz. Bu kültür, bazı ticarî ve siyasî-ideolojik  menfaat bekleyenlerin oluşturduğu ve yönlendirdiği bir kültürdür. Popüler kültürün oluşmasında da bu güçlü çevrelerin elindeki, güçlü iletişim ve etkileşim ağı etkili olmaktadır.

Bunları değerlendirdiğimiz zaman, karikatür ile popüler kültür arasında karşılıklı bir iletişimin söz konusu olduğunu görürüz.

Birincisi ve bence de olması gereken, bu yanlış kültürün karşısında olan bir karikatür (ve tabii ki çizeri). Bu karikatür popüler kültürü bir karikatür malzemesi olarak ele alıp, yanlışlığını vurgulayacak, eleştirecek, genç dimağların yanlış yönlendirilmesini ve esas kültür oluşumu olan toplum kültürü üzerindeki etki ve zararlı kırıntılarını engellemeye çalışacaktır. Ama bunu nasıl yapabilir? Bunun için elinde, popüler kültürü ortaya koyanlar kadar güçlü silahlar olmalıdır. Bu da günümüzde pek mümkün görünmemektedir.

Bir de, popüler kültürün tüketim ürünlerinden biri olarak ortaya çıkan karikatür vardır. Bireysel-maddî çıkarlar, beklentiler adına ortaya konan karikatür ve çizeri… Başta da söylediğim gibi; ortada kesin çizgilerinin çizilmesi zor olan bir, ilişkiler yumağı var. Bu karşılıklı ilişkiler bir kısır döngü oluşturmuş gibi  görünüyor.

2 Ben karikatürün; “yazılı-yazısız”, “absürd-grafik”, “sulu-ciddî” gibi sınıflamalarına, böyle bir sınıflama daha eklenmesinin gereksiz olduğunu düşünüyorum. Belki de soruyu farklı algılıyorum ama şunu söyleyebilirim. Popüler karikatürden kastınız; “değerleri günlük olan-ömrü güncelliği ile orantılı olan” karikatür ise,  böyle bir karikatür tipi vardır. Evet popüler kültürün kullandığı(!) bir karikatür vardır. Bu tür karikatürü bir araç olarak kullanabileceği gibi bir tüketim ürünü olarak da kullanabilir. Bu karikatür belki popüler karikatür diye adlandırılabilir.

“Sanatsal karikatür” den kastınız sanat kaygısının ve becerisinin ağır bastığı “grafik karikatür” ise  evet öyle bir karikatür de vardır.

Ancak popüler karikatür ve sanatsal karikatür diye sınıflamak yanlıştır. Çünkü karikatürün türü ne olursa olsun, bir sanat dalı olarak (henüz sanat  otoriteleri, karikatürü sanat olarak tescillemeseler de karikatür  bir sanattır) sanat olmanın gerektirdiği özellikleri taşımak zorundadır. Yani ,estetik olma kaygısını, mesaj taşıma görevini , iletişim aracı olma özelliğini, vb.... Popüler karikatürde de ben bu özelliği ararım. Çünkü söz konusu olan “karikatür”dür... Karikatürü sadece teknik özelliğini öne çıkararak sınıflamak da doğru değil. Sanatsal karikatür dediğimizde sanki çizgi öne çıkıyor gibi… Oysa ki; karikatürün özü, espride  saklıdır. Amaç espride gizlidir, çizgi ise bir araçtır.

3 Öncelikle sorgulamamız gereken o kadar çok şey var ki!.. fiunu söylemek istiyorum. Bir üretimle tüketim arasındaki orantı çok önemlidir. Eğer çok ürettiğiniz ürün az satılırsa elinizde kalır. Elinizdeki ürün belli bir sınıra ininceye  kadar üretmezsiniz. Olaya  ekonomik açıdan baktığımızda da bu böyle. Talep arttıkça arz da artar. Bahsettiğiniz türdeki karikatürlerin kabul görme ve yaygınlık  oranı okuyucunun-izleyicinin talebiyle doğru orantılı. Bu konuda önemli olan şey bence, talebi belirleyen unsurlar. Nedir bunlar?  Çevre, aile, eğitim kalitesi ve dinî, ahlâkî, millî, sosyal, kültürel vb. değerlerin özümsenme seviyeleri. Bu noktaya gelinmiş olmasından gerçek karikatür adına üzüntü duyuyorum. Bazı arkadaşlarımız maddî kaygılarla, ürünlerini,emeklerini pazarlama adına bu tür bir seçim yapmak durumunda kalmış olabilirler ama kesinlikle cinselliğin ve kadının bir kazanç metası olarak kullanılmasından yana değilim. Bazı değerlere karşı ne olursa olsun saygılı olmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.

Haa şunu özellikle belirtmem gerekiyor: Karikatür, seksi, cinselliği, kadını mutlaka kullanmalıdır. Ama bu kullanım; bilinçlendirmek, eğitmek, bilgilendirmek adına olmalıdır...

4 Medyanın, bir ticarî kuruluş olduğunu göz önüne almak gerekir. Öyleyse maddî bir menfaat beklemesi de kaçınılmazdır. Bu aynı zamanda hayatiyetini devam ettirebilmesi için de gereklidir. Karikatüre ilgi gösterebilmesi için, karikatürden maddî kazancına katkısı olacağı yönünde bir umudunun olması gerekir.

Bir de “medya karikatürünün taşıması gerektiği özellikler” vardır... Bir karikatüristin medyada karikatür çizmeye devam edebilmesi için bu noktaları iyi belirleyebilmesi gerekir. Sadece karikatürist olmak yeterli gelmeyebilir. İyi bir siyasetçi, iyi bir spor adamı, iyi bir edebiyatçı, iyi bir ekonomist, iyi bir sosyolog, vb.. olmalıdır. Çünkü geniş kitlelere hitap edecektir. Tüm okuyucuya aynı mesajı iletebilmek, güncel olayları ele alabilmek, anlaşılır olabilmek, haberlerden  haberdar edebilmek, yorumlarını kabul ettirebilmek gibi sıkıntıları olacaktır. Burada belki sanatsal kaygıdan çok esprinin anlatılabilme kaygısı öne çıkacaktır. Belki hiç gerek yokken ipucu verme adına bol yazılı karikatürler ortaya koyacaktır. Çünkü karikatürüne ilkokul mezunu bir vatandaş da bakacaktır, bir profesör de...

Bu nedenle sanatsal karikatürün yerel-ulusal  medyada geniş  bir şekilde yer alması pek mümkün görünmüyor.

Bence bu tür karikatürler, karikatür üzerine branşlaşmış yayınlarda-sektörel yayınlarda ve uluslararası yayın yelpazesine sahip medyada (çünkü bu tür karikatürler bir roman,bir makale vs. gibi tercüme edilme ihtiyacı göstermezler) daha çok yer alabilir.

Ata Yakup Kaptan
Öğretim Görevlisi, Karikatürist

1 Sanat ve yaşamın her alanında oluşan etkinlikler kültür içinde yer alması nedeniyle,karikatür de ister istemez popüler kültür içinde yer almaktadır.

Tabi ki bu süreç insanların  yani, toplumun bilinç ve eğitim düzeyi ile orantılıdır. Karikatür hem sanat olarak, hem de bir kavram olarak eğitim kurumları bünyesinde yer almaması, usta–çırak ilişkisi ve bir kısım dergiler aracılığıyla yaygınlaşması yer yer olumsuz sonuçlar da doğmaktadır. Ancak, son dönemlerde akademik ve eğitim kurumları da karikatüre ve bu sanatın gelişim sürecine olumlu katkılarda bulunmaktadır. Ancak Nehar Tüblek‘in de söylediği gibi: ”Her mizah,halkın ızdırabından gelen bir karşı koymadır. Çokları mizahı da karikatürü de yalnızca bir güldürmecilik sayar. Mizah bir zevzeklik değildir, sadece bazı kimseleri güldürmeyi iş sayanlar özünde mizah sanatının kendisine ihanet etmişledir bence. Mizah aslında daima acıdır,buruktur, iğneleyicidir. Bazen en büyük bir insan dramını bile içtenliğin süzgecinden geçirir, hoşgörüyle karşılar. Bazen küfreder bazen de isyan eder. Ama, benim bildiğim tek büyük gerçek şudur: bu konuda ; acı ve keder olmayan yerde mizah yoktur. ” Bu sözler ışığında karikatür popüler kültür içinde oluşan sapmalara, olumsuz koşullara karşı koyacak gücü yine kendi sorunsalı içinden çözümleyecektir.

2 Aslında,sanatsal olan veya popüler olan iki anlayışın özünde de mizah yatmaktadır. Ancak, mizah belirli ölçütlerin dışına çıkıp; satma, para kazanma  veya sadece güldürme kavramlarıyla sınırlandırılırsa özünden çok şey kaybeder ve belirli bir amaca hizmet etmeye başlar, kısacası işlevsel olur. Çizgi gücünü yitirir ve sanatsal ölçütlerden uzaklaşır. Eğitici, öğretici, düşündürücü ve ders verici özelliklerini kaybeder. Bu konuda Sokrates‘in söylediği gibi; “Sorgulanmamış hayat, hayat değildir.” sözüyle mizahı örtüştürmek, sanatsal birikimi yansıtmak en doğrusu olacaktır. Zaten popüler olana hizmet eden bir  anlayıştaki karikatür de işlevsel olmaktan ileri gidemeyecek ve çabuk tüketilen kısır bir döngüye dönüşecektir.

3-4 1950 sonrası dünyada oluşan ortam ve özellikle batıda, iletişim medyalarının etkin rolü ister istemez kendi idollerini yaratmakla kalmadı, sanatın da  bu idollerden beslenmesini sağladı. Pop–art dediğimiz (Pop–sanat) gibi bir sanat akımını da beraberinde getirdi. Popüler nesneler (Cola, makarna, fast–food kültürü... ), popüler kişiler (Marilyn Monroe ve Elvis Presley...) sanatın objesi olmaya başladılar. Bu akımın dalgalanmaları doğuya ve ülkemize doğru yayıldı. Popüler olan Türkiye‘de de kendi idollerini oluşturdu. Bir günlük müzisyenler, metalaşan kadın ve mankenler, markalaşan isimler de kendi kültürünü gelişen medyayla halka sundu. Böylece yayılan kültür bir başka amaçla mal mülk sağlamayı, satın almayı kışkırtarak kullan–tüket–at ideolojisi topluma dikte ettirildi. Karikatür sanatı ve mizah da üzerine düşen pasta dilimini afiyetle yedi. Özellikle geçmiş yıllarda okunan mizah dergileri bir haftalık veya aylık toplumsal olayların değerlendirmesini yaparak  evrensel mizah anlayışıyla halka sunmakta, onları düşündürmekte ve bilgilendirmekteyken! Günümüzdeki popüler dergi anlayışı ise, kadını, cinselliği ve argo kavramları halka sunarak  oyalayarak, kullan–at eylemini, satın al–güldür–at kavramıyla özdeşleşmiştir. Düşünme, sorgulama ve evrensel mizah anlayışı, yerini sadece güldürün, cinsel anlamda güdüleyen ve anlık tatminlerle geçiştiren bir anlayışa sürüklenmiştir. Tabii ki bu anlayıştan karikatür sanatımız da büyük yara alarak kapitalizmin ve metanın hizmetine girme süreci yaşamıştır. Ancak bir kaç gazete çizeri ve karikatür dernekleri bu soruna karşı cephe almakta, tutarlı çizgilerini sürdürmektedir. Akademik kurumlardaki yeni oluşumlar ise kurulan öğrenci kulüpleri, seçmeli dersler ve müzelerle oldukça umut vermektedir. Anadolu Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve İnönü Üniversitesi bünyesinde kurulan kulüpler sanatsal karikatür faliyetleriyle olumlu sonuçlar almaktadır.

Prof. Atila ÖZER
Karikatürist, Anadolu Üniversitesi Karikatür
Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü

1 Popüler kültür; günü yaşamanın ya da günlük yaşamanın kültürüne verilen addır. Anlık mutluluklar yaratmak öncelikli işlevidir. Yönetenlerle yönetilenler açısından ideolojik anlamda bundan yararlanma, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla iyice kolaylaşmaktadır. Televizyon kanallarında, sinemalarda, gazete ve dergilerde yayınlanan tüketim ve ürün narkozlaması insanların toplumsal sorunlar karşısında kayıtsızlaştırılmasını sağlamakta, bireyciliğin güçlenmesi önem kazanmaktadır. Bu kültürün baş ögelerinden biri de, eğlencedir. Eğlence, boşvermişliği, tüm temel sorunları görmezden gelmeyi körükler. Köşe dönmecilik, yorulmadan, emek vermeden zengin ve başarılı olma hayalleri, bu kültürün ayrılmaz parçalarıdır.

Tüm sanat dallarında, popüler kültür örneklerinden ya da bu kültüre (bilerek ya da bilmeyerek) hizmet etme anlayışından söz edilebilir. Bu bağlamda, karikatürün de popüler kültür bağlantısı olacaktır. Bu karikatürler idealler üzerine değil, günlük hayat üzerine olacak, yüksek sanat değil, halkın anlayacağı türden olacaktır.

2 Karikatürü, sorudaki şekliyle gruplandırmak yerine daha genel bir sınıflandırma yapmak doğru olacaktır, kanısındayım. Karikatür; uzun yıllar değişim ve gelişim evreleri geçirdikten sonra günümüzde iki yönde ilerlemektedir.

Birincisi; siyasal ve sosyal her konuyu ele alan, geniş halk yığınlarına seslenen, abartıyı çok kullanan, güldürme amaçlı, dergi ve gazeteler için çizilen yazısı bol, ömrü kısa karikatürler.

İkincisi; güldürmekten çok düşündürmeye önem veren, abartmaya fazla başvurmayan, kültür düzeyi belli bir seviyenin üstünde olanlara seslenen, anlaşılması için bir çizgi dili bilmeyi gerektiren, yazısı az, ya da hiç olmayan, uzun ömürlü sanatsal karikatürler.

Bu ayrımı yaptıktan sonra popüler karikatüre birinci tanımın daha yakın olduğunu söyleyebiliriz.

3 Popüler kültürün en çok benimsediği alanlardan olan kadın, cinsellik, argo vb. ögeler  tüm insanları ilgilendiren bir konu olduğu  için öne çıkarılmakta, daha çok kişiye satma kaygısını gündeme getirmektedir. Vücut, sattırmaktadır, güzellik sattırmaktadır, erotizm sattırmaktadır. Bu da popüler kültürün ticarî amaçla birleştirilmesi olgusudur. Kadın, cinsellik, erotizm gibi konular sadece karikatürlerde mi?  Hemen her türlü  ürün tanıtımında, pazarlamada kadından, kadın vücudundan yararlanılmaktadır. Magazin dergileri, gazeteler, gazete ekleri, TV programları hep kadın görüntüleri ile doluyken karikatür de bunu elbette kullanacaktır.

4 Yukarıdaki soruların yanıtlarında belirlenen piyasa koşullarında yazılı ve sanal medya da duruşunu popülerlikten yana kullandığı için sanatsal karikatür kendini öksüz hissedecektir. Bu kaçınılmazdır. Ancak, karikatürün haber verme, eleştirme, eğitme, eğlendirme gibi özellikleri izlenecek amaçlar doğrultusunda her zaman varolacaktır.

Aziz Yavuzdoğan
Karikatürist

1 Karikatür bence yaşamı güncelleştirir. Popüler kültür ya da popüler olmayan kültür diye bir ayrımdan söz edilecekse geleneksel anlayışın üstünde olmaktir. Ülkemizde ne yazıkki kavram karmaşaları, yapay gündemler, kalitesizlik vs. popüler kültür kargaşısına yol açıyor.

2 Gruplandırmalar var bu sekilde görünürde. Aslında tanımlama açısından böyle olması normal. Genel bakışta fazla tutucu değilim bu konuda.

3 Evet, bu doğru. Her alanda olduğu gibi karikatür sanatına da sirayet etti. Karikatür çizgi olarak bir abartı sanatı bir bakıma. Günümüzde, konu seçiminde de abartı basladı. Çizgide abartı estetik duruyor ama, esprilerde argo-üstü zorlama seçimler, anlık tüketim malzemesi olmaktan başka bir işe yaramıyor. Fıkralara çizgi desenler oluşturulan ve adına karikatür denen şeyler var ortalıkta.

4 Yazılı medyanın ilgisi malum. Sanal ortamda ise, insanların birbirlerine mail gruplar ya da bire-bir aracılığıyla karikatür taşmacılığı yaptığı günler yaşıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Yapılan iyi-kötü dediğimiz herşeyden bir kazanç sağlamasını bilirsek, çok fazla da yakınmanın geregi yok.

Behiç Ak
Karikatürist

1 Popüler kültür ve karikatür arasında elbetteki çok yakın bir ilişki var. Çünkü karikatür genellikle anonim dili olan bir sanat. Anonim kalıplar kullanması geniş kitlelerle ilişki kurmasını sağlıyor. Ancak mizahın kendine dönebilmesi, yani bazı gülme biçimlerini de alay konusu yapabilmesi, karikatürü bireyin sanatı haline getiriyor. Bu tavır, karikatüre anonim bir dil kullanılsa bile kalıpların dışına çıkma olanağı sağlıyor. Karikatür yoluyla bireyin kendini ifade etmesi ya da yeni ifade biçimleri oluşturması, onu bir anlamda basit bir hiciv sanatı olmaktan kurtarıyor. Ama bu demek değildir ki bütün çizilen karikatürlerde böyle bir yaklaşım olsun. Dünyada çizilen bir çok karikatür popüler kalıplar kullanılarak çizilmekte ve bu kalıpların baktığı gibi dünyayı yorumlamaktadır. Genelde popüler mizah, kurallara yaslanarak “kural dışı” olanın eleştirisini yapar. Yani herkesin muz kabuğuna basıp düşmediği bir dünyada muz kabuğuna basıp düşenin eleştirisini yapar.

Kişiselleşmiş bakışlar ise kural dışı bir düzeyde oluşur. Yani birey, kural dışının gözüyle bakarak, kuralları eleştirir. Yani köyün delisine gülmek yerine köyün delisinin gözünden bakıp, köylüye gülmek gibi. Mizah yapan insan, kendini toplumun oluşturduğu kurallara uyum sağlayamayan bir birey olarak görür ve mizahını da bu bakış açısı üzerinden kurarsa, mizah dediğimiz sanata yaklaşır. Ama ne yazık ki meslekçiliğin bu kadar yaygın, mizahçılığın da bir meslek olduğu günümüzde bunu yapmayı becerebilen insan çok azdır.

2 İkinci sorunuz da birincinin paralelinde. Bu soru bana geçenlerde yitirdiğimiz değerli büyüğümüz, senarist Bülent Oran’la yaptığım bir konuşmayı hatırlattı bana. Ona bizdeki filmlerdeki senaryolardaki konuşmaları hiç gerçekçi bulmadığımı söylemiştim. O da bana itiraz edip, “evet biz o konuşmaları yazana kadar insanlar öyle konuşmuyorlardı; ama bizim yaptığımız filmleri seyrettikten sonra onlar da öyle konuşmaya başladılar. Dolayısıyla yazdıklarımız çok gerçekçi diyaloglar oldu” dedi. Kısacası, neyin popüler olup, neyin olmadığını iddia etmek hiç de kolay değildir. Dün popüler olmayan bir çok şeyin bugün anonimleştiğini görüyoruz. Picasso nun tablolarının, hatta Heisenberg’ in belirsizlik teorisinin bile! Popüler ve popüler olmayan, sanatsal ve sanatsal olmayan gibi ayrımların bugünü son derece yüzeysel olarak tanımlamaya çalışan ve bununla da yetinmeyi göze alan insanlara ait olduğunu düşünüyorum. Sheakspeare, döneminde çok popülerdi ve oyun yazarları popüler bir yazarın ortaya çıkıp, tiyatroyu mahvettiğinden bahsediyorlardı. Bu tür ayırımlar ürünlere tek tek bakmamızı ve onları değerlendirmemizi baştan etiketler yapıştırarak engellemeye çalışır.

3 Cinsellik ve argo, o kadar genel sözcükler ki. Cinselliği konu alan bir karikatür yapmakla, karikatürde cinselliği kullanmak çok farklıdır. Ama ne yazık ki, bu konuda rahatsız olanlar cinsellik üzerine yapılan karikatürleri de, karikatürde cinselliği kullanmak kategorisine sokuyorlar ve bir tür ahlakçılıkla mizahın, cinsellik konusuna girmesini engellemeye çalışıyorlar. Her konuda mizah yapılmalıdır ve mizahçı bu konuda özgür olmalıdır, kanımca. Ama bu soruda kastedilmek istenen şey şuysa, mizahı küfür olarak kullanmaksa (tıpkı cinselliğin kullanıldığı gibi), elbette bu mizahçının zayıflığını gösterir. Çünkü, küfür etmemek için mizah yapıyoruz. Zekice yöntemler bulmaya çalışarak eleştirdiğimiz olaylara küfür ederek de geçebilirdik; ama bizler onları öfkemizle ve nefretimizle değil, zekamızla alt etmeye çalışıyoruz. Argo konusuna gelince, argo ile küfür birbiriyle karıştırılmamalıdır. Ne yazık ki bu hep yapılır. Argo, entegre olamamış sınıf veya katmanların oluşturduğu bir dildir. Sadece mizah yazımına değil, edebiyata da katkısı olan bir taddır. Ama yukarıda küfür için söylediklerim argo için de geçerli.

4 Medya karikatürü bir entelektüel uğraş olarak değil bir eğlence biçimi olarak görüyor. Ama o sadece karikatürü mü her şeyi öyle görüyor!

Cem Koç
Karikatürist

1 Popüler kültür, tanımında mutabık kalınamayan bir kavram olsa da genel hatları itibarıyla, içinde bulunduğumuz kapitalist sistemin  üretim-tüketim döngüsünü sürdürmeye endeksli bir yaşam biçimini işaret ettiğini söyleyebiliriz. Daha çok üretim, daha çok üretim için daha çok tüketim,  daha çok tüketim için daha geçici kullanımlar, geçici olacağı bilinerek üretildiğinden, kalıcı olma iddiası ve gereği olmayan her türlü ürün ve bu ürünleri tüketmek için, bu tüketim pompalaması içinde varlıkları tüketmeye  adanmış bireyler. Bu şekilde bakıldığında karikatürün de popüler kültür üretim ve tüketim sürecinde diğer malzemeler kadar bir yeri olduğu tartışılamaz.

2 Karikatür, resim veya heykel gibi, kişisel faydalanıma yönelik olarak da kullanılabilen bir ürün olamıyor. Daha ziyade bir fikrin ifade edilmesinde, başkalarına ulaştırılmasında oldukça etkili bir araç olma özelliği vardır ve daha ziyade bu özelliği karikatüre güç kazandırmıştır. Bu yönüyle, daha çok insana ulaştıkça daha etkili olabileceğinden, gazete ve dergilerde kendisine yer edinmiştir.  Basında kullanımı, karikatürün biçimini de belirlemiş. İçerik  ve biçim olarak  bu kullanım tarzının etkisi ile gelişmiş ve karikatürde, karikatürün çizerinin özel koşullarına ve karikatür izleyicisinin karikatürü nerede izlediğine bağlı olarak çok çeşitli tarzlar ortaya çıkmıştır. Keskin köşeli gruplandırma tanımları getirmek doğru olmayabilir. Farklı karikatür anlayışlarının oluşup yerleşmesinde bir çok farklı etkenin rolü olmuştur. Örneğin, baskı teknolojisinin akıl almaz bir hızla gelişmesi karikatürün tanımını dahi değişmeye zorlamaktadır. 1940’larda 50’lerde karikatür  beyaz kâğıt üzerine siyah çini mürekkebi ile çizilirdi. Zira bir gazete veya dergide  en ekonomik şekilde basılması için böyle olması gerekiyordu.  Karikatürün klişesi çıkartılırdı ve baskıya verilirdi. Eğer renkli olarak basmak isterseniz, renk ayırımı işlemine tâbi tutulması ve her ana renk için bir tane olmak üzere 4 ayrı klişe çıkartılması gerekirdi.  Bunlar son derece  pahalıya malolan işlemlerdi. Ancak  maliyet bununla da kalmaz, her klişe için ayrı renk kullanarak kâğıdın tekrar makineden geçmesi gerekirdi. Yani, siyah beyaz baskıda   baskı makinesi bir kere çalışırken, renkli işlerde ilâve üç baskı daha yapması gerekirdi. Oysa geldiğimiz noktada , baskı teknolojileri çok gelişti ve  neredeyse siyah beyaz baskı kalmadı.  Neredeyse tüm gazete ve dergiler renkli basılıyor. Elinin altında bilgisayarı ve 70-100 milyon TL.lik bir yazıcısı olan herkes renkli karikatür basabiliyor. Böyle olunca karikatür de beyaz kâğıt üzerine siyah çini mürekkebiyle yapılır olmak zorunluluğunda değil artık ve  çizgi ile bile sınırlı kalmadan renk-leke kavramları bile karikatürün tanımını biçimlendirebiliyor. Görüldüğü gibi  karikatürü bir takım ayrımlara tabi tutan aslında gelişmeler ve yaşamın kendisi. Karikatürcünün çalışma periyodu da  karikatürün biçimini ve içeriğini değişikliğe uğratabiliyor. Örneğin bir günlük yayında çiziyorsanız, ister istemez günlük gelişmeleri işlemeniz beklenir ve her gün çizdiğiniz için, muhtemelen daha sade bir çizgiye ihtiyaç duyarsınız.  Aylık bir dergi için çizmekle yetiniyorsanız, illüstrasyon tarzı , kalem işçiliğinin daha yoğun olduğu bir anlayışı benimsemeniz mümkün olabilir.  Mizah-karikatür dergilerinde bile haftalık bir dergi içeriği ile güncelle sınırlı  kalır iken, aylık bir dergi günlük gelişmeleri yorumlamanın daha ötesinde, daha genel ve kalıcı bir anlayışı benimser.   Diğer yandan popüler kültür  ürünlerinin “ortalama” ya hitap ettiğini de biliyoruz. Çok okunma, çok izlenme başlı başına bir hedef olduğunda, bu, karikatürün çizgisine de içeriğine de yansıyacaktır. Ortalama düzeyin üzerinde bir anlayışa hitap eden karikatür ise, diğeri kadar  yaygın olamamayı belki de baştan kabul etmek durumundadır.

3 Cinsellik her zaman çok sattırmıştır. Bir tiyatro oyununun çok izlenmesini, bir  derginin, gazetenin çok satmasını, bir internet sitesinin çok izlenmesini sağlar. Bu inkâr edilemeyen bir gerçektir. Popüler kültür üretimi bunu bilir ve kullanır. Karikatürde de dergilerin satışı arttırıcı unsur olarak cinselliği kullandıklarını ve gerçekten etkili sonuç aldıklarını görüyoruz. Ama cinselliğin tek başına satışa yetmediğini de vurgulamak gerek. İçinde bulunduğumuz ortamda cinselliğin bilinçli olarak promosyon  niteliğinde olmak üzere belli bir dozun üzerinde tutulduğunu düşünüyorum.

4 Sanat karikatürü  tanımlamasını pek yerinde bulmadığımı söylemeliyim. Karikatür temelde bir anlatım aracıdır. Üstelik göze hitap eden ve insanın görsel algılamasına yönelik olduğu için de  yazıya göre daha  avantajlıdır.  Bir yayını elinize aldığınızda ilk önce resim, karikatür gibi görsel unsurları görürsünüz. Basın, karikatürü bu anlamda yeterince kullanıyor. Bir çok gazete ve dergide günlük karikatürler, haftalık bantlar yayımlanıyor. Tabi bütün yayın organlarının karikatüre ayırdığı yer farklıdır ama genel olarak  okuma yazma oranının nispeten düşük olduğu ve okur yazarların bile okuma güçlüğü çektiği ülkemizde  basının karikatüre ihtiyacı vardır. Ancak   örneğin bir gazete için gerekli olan karikatür, güncel gelişmelere değinen  karikatürdür.  Günlük karikatür, günlük gazete ile birlikte tüketilir ve kenara konur. Ertesi gün yeni bir karikatür üretilecek ve onun da ömrü bir sonraki güne kadar olacaktır. Kalıcı olmaya aday karikatür kendisine günlük gazeteden farklı bir yer seçmek zorunda kalacaktır. Dünyayı, yaşamı yorumlama çabasının ürünü olan, izleyicisine, insanın temel değerleri, kavramları, duyguları, çelişkileri konusunda bir fikir aktarmayı hedefleyen karikatürün yeri günlük gazete de olsa, aylık dergi veya sanat galerisi duvarı da olsa kalıcı olması daha muhtemeldir. Bunun tersi olarak, güncel ögeler üzerine kurulu karikatür, sanat galerisinde de sergilense, o an için tüketilip, kenarda kalacak, kalıcı olamayacaktır. Tabi bir de şu husus çok önemli, popüler kültürün “ortalama”ya seslendiğini söyledik az önce ama, her toplumun “ortalaması” diğerine göre çok farklı olabiliyor. Eğitim düzeyinin çok düşük olduğu Türkiye’de çok satabilmek için,  çok satış adayı ürünlerin,  toplumun çoğunluğunun beğenisine hitap etmesi gerekiyor. Aslında işi karmaşıklaştıran başka unsurlar da var ve  en azından not olarak değinilmesi gerekli. Çok satmayı hedefleyen bir ürünün, çoğunluğun beğenisine seslenmesi gerektiğini söylemek de eksik olur; şöyle ki, burada esas alınması gereken  çoğunluk, “tüketebilme kabiliyeti” olanların çoğunluğudur.  Farklı mizah ve çizgi anlayışlarının kendisine yer bulabilmesi hususunu değerlendirirken bu noktaları de dikkate almak gerekmektedir.

Cihan Demirci
Karikatürist-Mizah Yazarı

1 Karikatür ile popüler kültür arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Başlangıçta çok daha sağlıklı ve tutarlı olan bu ilişki ne yazık ki günümüz tüketim toplumunun elinde bir çeşit basit tüketim aracı haline dönüşmüş ve popüler kültürü etkileyecek olan önemli bir araç olan karikatür, tam tersine popüler kültürden etkilenir, onu taklit eder hale düşmüştür. Popüler kültüre çok kolay adapte olma özelliklerine sahip olan karikatür günümüzde popüler kültürün tüketip attığı bir noktaya gelmiştir. Tabii bu noktada karikatüre çok boyutlu bakabilmek gerekiyor. Günümüz karikatürünün popüler kültürle ilişkisi mizah dergileri ve gazetelerde sürüyor. 70'li ve 80'li yıllarda mizah dergiciliğinin en canlı en dinamik olduğu bir dönemde bu ilişkiyi belirleyen daha çok karikatürdü. Bugün bu ilişkide popüler kültürün ezici bir ağırlığı görülüyor. Karikatürcü dediğimiz kişiler, sanatın diğer alanlarında olduğu gibi popüler kültürün bir çeşit "kültürsüzleştirme" hareketine karşı duramıyor, eskisi gibi muhalif duramıyor ve ses getiremiyorlar. Çünkü artık onların sesini duyacak bir toplum ortada yoktur. Toplumu dönüşteremeyeceğini anlayan karikatürcü de kendini paraya dönüştürmek zorundadır. Zira uğruna çizgiyle mücadele edeceği bir duyarlı toplum, popüler kültürün elinde un-ufak olmuştur. Bu noktada önemli bir "muhalefet sanatı" olan karikatür ve mizah bu özelliklerini büyük ölçüde yitirerek sıradanlaşmış, gevşemiş, sabun köpüğü bir bakış açısıyla yetinir olmuştur. Bunun dışında kalan ve daha çok yarışmalarla beslenen adına "sanat karikatürü" denen karikatür, popüler kültürden soyut mudur, bu da aslında bir tartışma konusudur. Zira bu yarışmalarda da giderek içine düşülen tekrarlar, açmazlar ve maddî ödüllerin öne çıkışıyla bu çizgide giden karikatürcülerde de popüler kültüre karşı bir yenilgi oluşmuştur. Bu anlamda piyasa karikatürü ya da sanat karikatürü yapan arasında çok büyük bir farkın kaldığını sanmıyorum. Günümüz insanı, ilginçtir teknoloji ilerledikçe daha cahil olmayı ve bilime sırtını daha fazla dönmeyi, kandırılmayı, aldatılmayı daha çok sever oldu. İşte bu noktada popüler kültür dediğimiz, güncel halk kültürü de cehalete yelken açtı. Karikatürün cehalete doğru bu yelken açışa karşı durması, cehalet toplumuyla geçmişte olduğu gibi dalgasını geçmesi gerekiyor. fiu sıralar popüler kültürün esiri gibi gözükse de ben karikatürün dinamik bir sanat olmasına güvenerek bu durumun değişeceğine olan inancımı koruyorum.

2 Karikatürü gruplamak hiçde hoşuma giden bir şey değil. Hani yazılı ve yazısız karikatür gibi uzun yıllar yapılan bu gruplandırmaların karikatüre yarardan çok zarar verdiğini düşünüyorum. Ancak üstteki soruya yanıt verirken de dediğim gibi kendilerine "sanat karikatürcüsü" adını takanlar ve sadece "popüler karikatür" çizdiğini söyleyenler var hâlâ günümüzde. Bir kere karikatür dediğiniz sanat başlı başına bir popüler kültür olayıdır ki, "ben popüler karikatür çizmem" demek başlı başına bir yanlıştır kanımca. Aynı şekilde an gelir popüler çizen bir çizer de çok hoş bir sanatsal karikatür yapabilir. 50 kuşağı dediğimiz kuşak karikatüre yeni açılımlar getirdi bu bir gerçektir; ama bir yandan da karikatürü bir küçük hücreye hapsetti ki, bu da doğru bir hareket olmadı. Gerçek bir karikatürcü öncelikle çok karikatür üretmelidir, çünkü karikatür öncelikle baskı ile çoğaltılmaya dayalı bir sanattır. Önce üretim olmalı, sonrasında yazılı da olur, yazısız da, sanatsal da olur, popüler de... İyi bir karikatür olması için karikatüre at gözlüğüyle bakmamak gerekir. An gelir çok güzel bir yazısız-sanat karikatürü çizersiniz, an gelir yazılı-popüler bir karikatür çizersiniz, ikisinde de çok güzel karikatürler çizilebilir. O yüzden gruplandırmaların dışına taşıp da bakmak gerekir. Ben şahsen yıllardır öyle yapıyorum ve karikatüre daha geniş bir açıdan bakabildiğimi düşünüyorum.

3 Cinsellik hem mizahın hem de karikatürün önemli konu alanlarındandır. Kadın, cinsellik, argo gibi unsurlaın karikatürü zenginleştirdiğini düşünürüm. Ancak, günümüz mizah dergilerinde ve internette ciddi bir seviyesizlik söz konusu. Siz cinselliği bir mizahçıya, bir karikatürcüye yakışan "ince-zekayla" ve espri yeteneğiyle yaparsanız sorun yoktur ama bunu sokakta "maganda" diye alay ettiğiniz yontulmamış bir kişinin bakışıyla sunarsanız orada ciddi bir problem var demektir. O zaman nerde kalır sizin karikatürcülüğünüz, mizahçılığınız... Zaten sokakta bu işi ana-avrat yapan pek çok insan fazlasıyla yaşamaktadır. Size bu anlamda gerek var mıdır?.. Ben bu soruna bu şekilde bakıyorum. Mizahçı ve karikatürcü ince zekasını kullandığı zaman en ağır cinsel esprinin bile çok hoş durduğunu biliyorum. Siz kelimelrle oynamazsanız, onları mizahçı işçiliğinizle elinize alıp başka kelimelere dönüştürmezseniz ve aynen sokakta var olduğu gibi en basit haliyle -birebir- olarak derginize, internet sitenize aktarırsanız ben size mizahçı ya da karikatürcü demem, diyemem... Bu neden yapılıyor derseniz, onun yanıtı da çok açık, işin kolayı budur, diğer yol mizahçı zekası ister, Sizde de böyle bir zeka birikimi yoksa, el yordamıyla ancak bu kadarını yaparsınız ama o yaptığınız da ne karikatür olur, ne mizah olur. Ben bu noktada bir abartma değil bir cehalet ve yetişmemişlik görüyorum, yoksa abartma karikatürün de mizahın da en önemli gücüdür, yeter ki ince işlensin...

4 Günümüzün yazılı ve görsel medyası iğrenç bir magazin batağında boğulmaktan bırakın sanat karikatürünü, popüler karikatüre bile gereken önemi vermiyor. Popüler kültürün bile değil, "popüler kültürsüzlüğün" medyası hâline gelen medyamız Türk toplumunun geleceğine dinamit koyuyor ve çok büyük bir tarihi suç işliyor. Bu suçu tarihe not olarak düşmek gerekiyor. Bu yüzden bugünün medya yöneticileri bana kalırsa, ülkenin içine düştüğü kültürsüzlük denizinde gelmiş-geçmiş ve varolan politikacılardan bile daha çok suçludur. İşin acı yanı, ülkemiz insanı henüz medyanın kendisine verdiği ağır zararı ve yüklü faturayı da henüz görebilmiş, farkedebilmiş değildir. Bu soruya daha geniş açıdan bakarsak, siz hangi özel televizyon kanalında bir kültür-sanat programı, bir kitap programı görebiliyorsunuz. Çok satan gazetelerimizden bir tanesinde bile kültür-sanat sayfası var mı? Genel politikaları; daha kültürsüz-daha cahil-daha aptal-daha kolay kandırılabilecek basit bir tüketim toplumu yaratmak olan günümüz medyasının böyle bir haldeyken tutup da "sanat" karikatürüne ilgi göstermesini beklemek sanırım safdillikten başka bir şey olmaz.

Deniz Dokgöz
Karikatürist, www.karika.net

1 Popüler kültürün hayatımızın her alanındaki doğrudan ilişkisi göz önüne alındığında karikatürün popüler kültürden bağımsız olması düşünülemez. Hayatın her alanında kolay beğenilmeyi, çabuk tüketilmeyi amaçlayan ve bunu yapmak için üretimi ve üretim sürecinin sonucu olarak ortaya çıkan ürünün bir meta olarak tüketilmesini amaç edinen ve bu bağlamda gelişen popüler kültürün karikatüre yansıması ile günlük evrensel kaygılar taşımayan topluma pazarlanan bir karikatür mantığı ortaya çıkmaktadır. Buradaki popüler kültür ve karikatür ilişkisi tam olarak çizginin metaya dönüşmesi olarak tanımlanabilir.

2 Bu ayrım zaten kendisini hissettiren bir ayrımdır. Bundan 15-20 yıl önce çizilmiş bir karikatürün evrensel mi yoksa popüler bir karikatür mü olduğunu anlamak o karikatürün bugün hâlâ geçerli ve uluslararası bir konumda anlaşılır olup olamaması ile doğrudan ilişkilidir. Bu da zaten bu gruplamanın oluştuğunun bir göstergesidir.

3 Cinsellik, kadın, argo vb. unsurların abartılarak ortaya çıkması bir çok mizahçı tarafından halka inmek olarak lanse edilse de bu anlayış popüler kültürün çizgiyi meta olarak kullanmasının kaçınılmaz bir sonucudur. Anlık espriler ve bu esprilerin çizgiye dökülmesi ile elde edilen ürünler cinsellik, kadın, argo vb. unsurların aslında sömürüldüğünün ve popüler kültürün bir parçası olarak halka tekrar sunulduğunun göstergeleridir.

4 Medya pazarlayamadığı şeylere ilgi duymuyor. Bunun sonucunda da kolay pazarlanabilir, çabuk tüketilebilir ve tekrar yerine yenisi üretilebilir ve tüketilebilir nesneleri göz önünde bulunduruyor. Bu kısır döngü gibi görülen üretim ve tüketim nesneleri kapitalizmin oluşturduğu popüler kültürün doğal bir halkası olarak karşımıza çıkıyor. Bu kültür tam olarakta televole kültürü olarak adlandırılabilir. Evrensel nitelik taşıyan eserler ise bilinçli bir seçimle göz ardı edilebiliyor. Ve tüm bunlar maalesef popüler kültür kıskacı altına alınmış halkımız için yapılıyor(!).

Eray Özbek
Karikatürist

1 Bütün sanatlardaki gibi, karikatür yapıtları da popülerden seçkinciye bir yelpaze oluşturmaktadır. Zaten bunun, geniş kitlenin ilgilendiği  kısmına popüler diyebiliyoruz. Bu yelpazenin  büyük bölümünün sıradan, küçük bölümünün  özel olması  eşyanın doğasındandır. Ancak karikatür, sıradanlıkla yetinen kitleleri  daha  ileri  sanat yapıtlarına çekebilecek bir güce sahiptir, içindeki mizah ögesi sayesinde...

2 Elbette mümkündür; ama böyle bir sınıflamayı yapıp, sonra da buna tutsak olmak yanlıştır. Bir  karikatür , hem sanatsal  hem  de  popüler  olabilirken, bir başkası hiçbiri olamayabilir.  Yaparkenki niyet, yapıtı tanımlamaya yetmeyecektir .

3 Abartma, elbette yapılacaktır, karikatürün  temel araçlarından biridir.

Hangi konu, tabu, yasak, ayıp, vb. sayılıyorsa, karikatürün öncelikli malzemesidir. Bugün, karikatür tarihinin kilometre taşlarından sayılan  “Simplicissimus” dergisinin, zamanında “bayağılık ve  iğrençlikle” suçlanmış olduğunu öğreniyoruz .

Çok tartışılan bu konu hakkında düşüncelerimi, üç paragrafta sıralamak istiyorum:

a) Öncelikli değil: Günümüzde, cinayetlerin, şiddetin en tiksinç sahnelerini araştırmacı bir sapıklıkla icat eden ve insanları bunlara alıştıran  film rejisörleri, sanat dehası ilan edilebiliyor. Kıyıdaki kenardaki pornografi ve dışkılama karikatürleri bunların yanında en azından masum kalıyor.

b) Neyi anlattığı değil, nasıl anlattığı önemli:  “Sakıncalı” bir sahne, apaçık gösterilmeksizin, öyle ustaca çizilir ki izleyici onu anlar, politik bir  karikatürde yapıldığı gibi ... Bu, daha değerlidir,  çünkü “açık bir yapıt”tır ve daha etkilidir. Duyarsız bir kesimi “tahriş” ederek irkiltmek isteniyorsa, sahne apaçık, iğrenç, müstehcen hatta psikopatça da çizilebilir; ama ulaşılan sonuç, buna  değecek düzeyde olmalıdır. 

c) Bir şey kötü ise karikatürle de eleştirilebilir:  Bu tür karikatürlerden huylanan karikatürcülerimiz, bunları karikatürleri ile de eleştirebilirler.  Bunu beceremiyorsak, inanın ki ortada ciddi bir  sorun yok demektir. Zaten yapılanları  aşağılamak yerine, kendi inandığımız, beğendiğimiz tarz her ne ise, onun en iyi örneklerini  vermeye çalışmak en çıkar yoldur: Hodri meydan !...

4 Yazılı ve sanal medyanın “sanat  karikatürü” ne ilgisi, diğer sanatlara olan ilgisinden azdır. Karikatürcülerin sanata ilgisi arttıkça, bu sda artacaktır sanıyorum.

Erdil Yaşaroğlu
Karikatürist, Penguen Dergisi

1 Öyle bir soru sormuşsunuz ki, bir an 20 sayfalık bir cevap vermem gerektiğini hissettim. Ama aslında cevabı basit. Karikatür popüler bir sanattır. İlişkileri iyidir.

2 Biz Türkiye’de üç sınıfa ayırdık: Dergi mizahı, grafik mizah ve gazete mizahı. İkincisi yarışmalarda ve sergilerde hayat buluyor. Üçüncüsü ise ağırlıklı olarak gündemi konu edip editoryal mizah yapıyorlar.

3 Günümüzde öne çıkarılmıyor. O olgular hep vardı. Bence de çok doğal ve normal. Karikatür insanı konu eder. Cinsellik de sahip olduğumuz güzelliklerden bir tanesi. Üstelik farkında olmasanız da hayatımızda önemli bir yeri var. Biz farkındayız… Argonun da farkındayız…

4 Sanat karikatüründen kastınız grafik mizah ise, medyanın hiç ilgilenmediğini söyleyebilirim. Bir Aydın Doğan Karikatür Yarışması var basının ilgilendiği, o da kendileri yaptığı için o kadar. İlgi bekleniyorsa, yenilik ve değişiklik yapmak gerekir. 50 sene boyunca prangalı güvercin çizmek yenilik ve değişikliğe hizmet etmez.

Erdoğan Başol
Karikatürist

1 Dünyanın her ülkesinin insanlarının kendine has yaşayışı, kültürü, politikası vardır. Önce bunu ayırmak gerekir. İnsanların da mizah anlayışı ülkelerinin kültürlerine göre farklıdır. Bu anlamda karikatürü (çizgi ile mizah) sanatı olarak tanımlamak en doğru olanıdır kanısındayım.

Karikatür aslında insanlara sunulan evrensel bir mesajdır. Karikatürün tüm insanlara anlatılabilmesi için de yazısız olması gerekir ve dünyamızın her yerinde ortak bir anlayışla kabul edilen yazısız karikatürler de insanlara ortak bir mizah kültürü getirecektir. Globalleşen dünyamızda bu açıkça görülmeye başlanmıştır.

2 Karikatürü popüler karikatür veya sanatsal karikatür olarak ayırmak bence doğru olmaz. Karikatür esasında bir sanat dalıdır ancak çizim eksikliği veya konu (espri) zayıflığı olarak ayırım olabilir ama her çizilen eserde göz nuru emek ve düşünce olduğundan sanatsal bir yanı da vardır. Oysa biz karikatürcüler tarafsız ve toplumlara yön veren sanatçılar olarak sorumluluklarımız çoktur ve bütün çizimler sanatsaldır.

3  İnsanların kadın, cinsellik ve argo üzerine olan zaafı kitle iletişim araçları olan gazete ve dergiler ile internette açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu böyle olunca mizah dergileri de okuyucu çekmek amacıyla kadın, cinsellik konusuna ağırlık vermektedir. Argo da sokaktaki insanların hoşuna giden bir konum olduğuna göre bu durum kaçınılmaz olmaktadır. Burada karikatürcüye düşen bir görev kalıyor ki her ne kadar okuyucu bu tarz çizimleri kabul ediyorsa da daha çok argodan arınmış yazısız sadece çizgi ile ifade edilen sosyal, ekonomik ve politik konuları tabi ki evrensel olarak işleyerek sanat severlere sunmaktır. Kişileri, olayları hicvederken eleştirileri yapıcı olarak ölçüsünü kaçırmadan ayarlamalıdır.

4 Günümüzde ne yazık ki basılı ve sanal medyanın sanat karikatürüne (yazısız çizgi ile ifade) ilgisi hemen hemen hiç yok gibidir. Bazı karikatür sanatçıları internette kişisel siteler açarak sanatsal karikatürü biraz olsun duyurmak isteseler de çok azınlıkta kaldıklarından ve takip de edilemediklerinden sanat karikatürüne ilgi de gün geçtikçe azalmaktadır. Aslında ortak bir kültüre hitap eden yazısız karikatürler uluslararası yarışmalar, festivaller, organizasyonlarla mizahımıza büyük katkılar sağlamaktadır ama maalesef yazılı basınımız bu etkinlikleri duyurmamakta adeta yarışmaktadırlar. Sanat karikatürümüzün soluklanmasına yaşamasına tek destek tabi ki Karikatürcüler Derneği’nin yaptığı etkinliklerle ortaya çıksa da bunları hiçbir basılı medya okuyucularına yansıtmayarak karikatür sanatımıza kötülüklerini sürdürmektedirler. Burada sadece basılı medyayı suçlamak belki biraz yanlış olur. Basılı medyada sanat kültür bölümleri başlarında bulunan sorumluların yanlış yönlendirilmiş olmaları (daha önce genç çizerlere empoze edilen yazısı bol karikatürler, kadın, cinsellik ve argo yazılı karikatürleri) örnek alarak sanat karikatürlerini bilmediklerinden kaynaklanmaktadır.

Sonuç olarak bütün çizerlere düşen görev bıkmadan sanatından ve inandığı konulardan ödün vermeden tarafsız olarak evrensel yazısız ve sanatsal karikatürler çizerek gerekli yerleri zorlayarak karikatürü sevdirmeleridir.

Ferit Öngören
Karikatürist

1 Popüler kültür, toplumun hemen her alanında ortak benimsemeler, ortak bulunurluklar yaratır. Karikatür bu ortak bilinirliklere dayanılarak çizilmektedir. Buna göre popüler kültür, karikatürü besler, zenginleştirir. Karikatür de popüler kültürün kaynağı sayılan ülke gündemini irdeler, eleştirir. Rotası akıl ve özgürlük olan karikatür, yapay gündemleri ayıklayarak, toplumun demokratik gelişimine yol açar.

2 Karikatürü, popüler olan veya olmayan diye, gruplandıracak bir ölçümüz keşke olsaydı. Karikatürü, ilgilendiği alana bakarak adlandırmakla yetiniyoruz (politik karikatür, çocuk karikatürü, magazin karikatürü gibi). Bilinen bütün karikatürler popüler kültür alanına girerler. Yani sanat karikatürü diye bir uğraş alanı oluşmuş değildir. Ancak her alanda sanat karikatürünü yakalayabilirsiniz. Sözgelimi, gazete karikatürleri genellikle bir gün yaşar. Ancak bazı karikatürler, içindeki dönemi özetlediği için, bir insan çelişkisini dışa vurduğu için uzun ömürlü olur. Bu tip eserleri sanat karikatürü diye adlandırıyoruz. Bu tip çizimleri yakalamayı hedeflemiş olanları, çizgiye yeni anlayış kazandıranları sanatla adlandırmak bir gelenek olmuştur.

3 Günümüzde mizah dergileri ve karikatür köşeleri kadın, cinsellik, argo gibi özellikleri öne çıkarıyorsa, bunun bir nedeni olmalıdır. Kadın ve cinsellik alanına pek yer vermeyen Akbaba mizah dergisi, 30 yaşın üstündeki okuyucuya sesleniyordu. Gırgır mizah dergisinin okuyucusu, yirmi yaş grubu olsa da derginin yönetimi Akbaba kökenlilerdedir. Bugünkü dergilerin okuyucu yaş sınırı ergenlik çağına dayanmış bulunuyor. Bu deli yaş gençlik kitlesi bütün iletişim araçlarının doğrudan hedefidir. Geçici bir durum karşısındayız. Elbette karikatür biraz yaramazdır. Karikatürün olmazsa olmaz işlevi, mizahı sağlaması, bir gülümseme yaratmasıdır. Bir fotoğraf kadın, bir çizgi kadından yüz defa daha etkilidir.

4 Yazılı ve sanal medyanın, sanat karikatürüne ilgisi, duyulmuş görülmüş şey değildir.

Hakkı Uslu
Karikatürist, Öğretmen

1 Popüler kültürü, toplumun çoğunluğunca kabul gören, beğenilen ve tüketilen ürünler olarak ele almamız gerektiğini düşünüyorum. Popülerleşme beraberinde kültürel değerlerin yıpratılmasını ve deforme edilmesini de getiriyor ne yazık ki. Çünkü popülerleşmeden belli bir çıkarı olanlar toplumun beğeni seviyesine ulaşabilmek/inebilmek için gerçek değerleri, yeri geldiğinde, çok çabuk harcayabiliyorlar.

Öncelikli olarak insanı ve toplumu ele alan karikatür sanatı gördüğü tüm olumsuzluklarda olduğu gibi bu konuda da eleştiri gücünü kullanarak kültürel değerlerin yanında, popülerlik adına yapılan yanlışların da karşısında yer alıyor.

Ancak şunu da göz ardı edemeyiz: Karikatür bir yandan popülerleşmenin ve popüler kültürün (olumsuz anlamda) karşısında yer alırken bir yandan da popüler kültürün bir parçası, ondan etkilenen bir yaratı haline dönüşebiliyor. Kısaca hem popüler kültüre dışarıdan bakan ve onu eleştiren bir konumda hem de popüler kültürün içinde, onun bir parçası konumunda olabiliyor.

2 Mümkün ama çok gerekli de değil bence. Ama ille de gruplamamız gerekirse karikatür, genel olarak yazılı karikatür, yazısız karikatür olarak gruplandırılabilir. Yazılı karikatürler daha çok eğlendirmeyi ve güldürmeyi amaçlayan, güncel konuları, siyasî gündemi takip eden gazete ve dergilerde halka ulaşan karikatürlerdir. Yazısız karikatür ise daha çok üst kültür seviyesinden insanların anlayabileceği, belli bir birikimi, kafa yormayı ve estetik değerlerin önceliğini gerektiren, sanatsal kaygı taşıyan karikatürlerdir. Her iki gurubun da çok güzel örnekleri olmasına karşın, popüler olan yani kolay beğenilen ve çabuk tüketilen karikatürler daha çok yazılı karikatür içinde yer almaktadır. Doğal olarak popüler karikatür günümüzde grafik karikatürün ya da sanatsal karikatürün önüne geçmekte, daha fazla izleyiciye ulaşmaktadır. Ama ne yazık ki bu gelişme karikatürün amacıyla aksi yönde gerçekleşmekte ve karikatür daha kalabalık gruplara ulaştıkça işlevlerinden taviz vermektedir.

3 Karikatürün; toplumu, varlıkları ve varlıklar arasındaki ilişkileri ve çelişkileri ortaya koyan çarpıklıkları, eksiklikleri eleştiren bir sanat olduğu düşünüldüğünde her türlü motifi kullanması da kaçınılmazdır. Bu bağlamda kadın, cinsellik, argo vb. unsurlara da değinebilir. Burada önemli olan karikatürün neyi kullandığı değil neyi, nasıl ve hangi amaçla kullandığıdır. Cinsellik konusunu, cinsel konulardaki sorunları irdelemek, onları eleştirerek düzelmesine katkıda bulunmak amacıyla ele alan bir karikatür ve karikatürcü görevini yapıyor demektir. Ama bu konu iğrenç bir tarzda ve salt insanların cinsel duygularını sömürmek, insanların cinselliğe eğilimlerinden yararlanarak karikatürü pazarlamak amacıyla kullanılıyorsa bu karikatür olamayacağı gibi karikatürün yanlış anlaşılmasına da neden olacaktır. Başka bir örnek vermek gerekirse; engellilerle ilgili bir karikatür eğer o engellinin yaşamda karşılaştığı zorlukları dile getiriyor toplumun engellilere bakışını değerlendiriyorsa karikatürdür. Ama insanların eksikliklerinden eğlence çıkarmayı amaçlıyor ve izleyiciyi bu yolla güldürmeye çalışıyorsa karikatür değildir. Karikatür salt eğlendirmek amaçlı da olabilir. Ama bu eğlencenin kaynağı etik değerlere, insan onuruna ve evrensel değerlere aykırı olmamalıdır.

İnsanı sadece bazı fiziksel ve cinsel gereksinimleriyle ele almak sanatın hangi amacına hizmet eder? İzleyiciyi hangi değerlere ulaştırır? Ne yazık ki günümüzde popüler karikatürlerin beğeni toplayan büyük bir bölümü ikinci gruba girmektedir. Beğeni toplamaktadır çünkü kalabalık olan alt kültüre hitap etmektedir. Ama beğenilen, reyting alan her şeyin doğru ya da pozitif olmadığı da bir gerçektir. Önemli olan okuyucuya, izleyiciye üst kültüre ait örnekleri karikatürün sihirli gücünü kullanarak beğendirebilmek ve kabul ettirebilmektir.

4 Sanat karikatürü ya da grafik karikatüre ilgi ne yazık ki çok az, hatta yok denilebilir. Olanlar da karikatürcülerin kendi çabalarıyla, özellikle internette yapmaya çalıştıklarıdır. Çünkü bu tarz çalışmaların müşterisi azdır. Medyanın amacı ve ayakta kalabilme gerekliliği maddî çıkarlarıdır. Ne yazık ki medya maddî kazanç için çoğunluğun beğeni ve kültür seviyesine göre hareket etmektedir. Bu çoğunluğun da, beynini zorlamadan, kitap okumadan anlayabileceği, ayıp ve yasak olana karşı açlığını giderebileceği örnekler varken sanatsal bir eser üzerinde kafa yorması, onu beğenmesi, ondan kazanımlar çıkarması ve satın alması düşünülemez. Dolayısıyla sanat kaygısı taşıyan karikatürler ve karikatürcüler medyada yer alamamaktadır.

Hasan Efe
Karikatürist, Öğretmen

1 Önce karikatür sözcüğü üzerinde durmak isterim. Bu sözcük dilimize Batı’dan  gelmiştir. Tanzimat Döneminde Türk aydınları Avrupa ülkeleriyle ilişkilerini sürdürmeye başladığında, ister istemez oranın kültürüyle işleşmişler. Onların dilini, yaşayışını, düşüncelerini öğrenince kendilerinin de yaşamında değişmeler başlamış.

Bu değişme sanat ve kültürde daha da etkili olmuş. Özgürlük, vatan ve dil sevgisi,  hoşgörü gibi kavramlar onları etkilemekle kalmamış, olanakları ölçüsünde yaşam biçimleri olmuştur. Sevdikleri  edebiyat yapıtlarını kendi kültürümüze uyarlayarak bunları dilimize çevirmişlerdir. Böylece yeni yeni yazı türleri girmiştir ülkemize. Bu ürünler gazetelerde basılınca değişik düşünceler de hızlı bir şekilde yayılmıştır.

İşte gazetenin böylesine etkili olduğu bir dönemde Türkler karikatürü daha iyi tanımaya başlamışlardır.

O dönemde görsel ürüne yani resme yer veren sayılı gazeteler “Âyine-i Vatan (1867), Vatan (1867), Rûznâme-i Âyine-i Vatan (1867)... İstanbul (1867)”dur. (Gelişim Sürecinde Türk Karikatürü 1, Turgut Çeviter, Adam Yayınları, 1986İst.)

Bizde ilk mizah dergisi Terakki (23.10.1870), sonra Diyojen (12.11.1870)’dir. (agy)

Bu yayınlara bakarsak, yaklaşık yüz elli yıl karikatür ile iç içeyiz denebilir.

Karikatürün bizde yaygınlaşmasını son yirmi otuz yıl içinde olmuştur diye düşünmek gerekir. Seksenli yıllardan günümüze karikatür büyük bir hızla gelişmeye başladı. Bu süreçte birçok karikatür sanatçısı yetişti. Çizerlerimiz uluslararası yarışmalarda birçok başarılar gösterdi ve gösteriyor. Bu süreçte Türk karikatürü popüler kültürden çok etkilendi.

Konunun daha iyi anlaşılması için popüler sözcüğünün anlamının da bilinmesi gerekir diye düşünüyorum. A. Püsküllüoğlu bu sözcüğü şöyle açıklar: “...Fr. Kalabalıkların, yığınların beğenisine uyan, halkça tutulan, beğenilen. 2. ünü çok yaygın, herkesçe tanınan.”(Türkiye Türkçesinin En Büyük Sözlüğü, DK)

Ben, popüler kültürü olumlu olarak algılayamıyorum. Bu kültürü, esip geçen bir rüzgâr gibi düşünüyorum. Fakat, geçtikten sonra da kalıcı ve kötü izler bırakan bir kültür olarak düşünüyorum.

Türk karikatürü böyle bir kültürle kendi yolunu bulma çabası içinde ilerliyor. Yukarıda da  belirttiğin gibi bizim karikatürümüz yirmi otuz yıldan beri dünya ülkeleri arasında adından söz ettiriyor. Ama kendisiyle de hesaplaşıyor diye düşünüyorum.

Mizah dergileri incelendiğinde Gırgır ile başlayan süreçte bölünmeler, ayrışmalar hızlandı. Böylece birçok dergi kendini göstermeye başladı. Dergilerdeki bu nicel artış niteliği düşürdü, denebilir.

Toplumdaki kültür erozyonu, eğitim ve sağlık sorunları özellikle gençlerin yerine getirilemeyen istekleri mizah dergilerine yansıdı. Gençlik kendini dergilerde buldu. Gençlerin önünde yer alan ana, baba, öğretmen, vb. onları anlayamadı ya da anlamak istemedi. Gençliğin önüne daha iyi, estetik değeri yüksek yapıtlar konulamadı.

Bence gençliğin önüne daha iyi karikatür koyabilecek, karikatürü seven ve mizahın etkisini anlayabilen yöneticiler olmadığı için karikatürümüz popüler kültürün içinde yok olup gitme sürecini yaşamaktadır.

Karikatürü yaşatan gençliktir.

Karikatür ile popüler kültür arasındaki ilişkide gençlik vardır. Kültürsüz bir gençlik sıradan, güncel ve bayağı uğraşlarla oyalanır. Kendi geleceğini kuramaz. Çünkü, “ kültür insan türüne özgü bilgi, inanç ve davranışlar bütünü ile bu bütünün  kurumlar, yasalar, aletler, teknikler, sanat yapıtları gibi her türlü maddi ve tinsel ürününü kapsamını alır.” (Ana Britannica)

2 Evet, mümkün. Popüler kültürü olumsuz olarak algılarsak, popüler karikatürü de bu şekilde değerlendirmek gerekir. Sıradan, bayağı, kaba gülmece özelliği taşıyan popüler  karikatürü algılamak kolaydır. Bu, bireyi pek etkilemez. Sadece güldürür. Oysa asıl karikatür böyle değildir.

Karikatürde çizgi, humor(ironi) ve düşünce olmak üzere üç unsur bulunur. Bunlar bir bütün oluşturur. Eğer bunlardan biri eksikse o ürün  sağlıklı değildir.

Sanatsal karikatürde estetik bir özellik vardır. Bu karikatürü yıllarca eskitemezsiniz. Çünkü o, yüz yıl, bin yıl sonra da etkisini gösterir. Bireyin düşünce düzeyini de yükseltir. Sanatsal karikatür genellikle kahkaha attırmaz, tebessüm ettirir, düşündürür. Soru sormasını öğretir...

Popüler karikatürün işlevi günü kurtarmadır. Kalıcılığından söz edilemez.

3 İyi değerlendirmiyorum.  Ne yazık ki böyle karikatürler hızla yayılmakta. Gençlerimiz de bunları ilgi ve sevgiyle tüketmektedir! Çünkü onlar bu tür dergilerle büyüdüler. Büyüyorlar da! Daha iyi karikatürleri bulamadıkları için kadın, cinsellik ve argo ekseninde yer alan dergilerle bütünleşmeye çalışıyorlar. Okullarda da istenilen sanat eğitimini alamadıkları için bu tür dergileri sanat ürünü olarak değerlendiriyorlar.

Bunun başlıca sorumlusu biz eğitimci ve yöneticileriz, diye düşünüyorum. Çünkü karikatürün çok etkili ve çarpıcı bir sanat olduğunu ne yazık ki daha anlayamadık. Ayrıca karikatürün eğitimdeki işlevini hala göremiyoruz. Oysa karikatür ezbersiz eğitimin en önemli araçlarından biridir. Ülkemizdeki bazı özel okullarda bunun önemi yavaş yavaş anlaşılsa da ülke genelinde yaygınlaşamadı.

Bu konuyla ilgili çalışan öğretmen arkadaşlarımız iki elin parmak sayısını geçmese bile önemli ürünler vermekte, bazı kurumlarla işbirliği içinde çalışmalarını sürdürmektedir. Bence çok geç kalındı karikatürün eğitime alınması.

Bakanlığımızın ilgili birimleri karikatür ile ilgili çalışma yapan okul, enstitü, üniversite, vb. kurum ve kuruluşlardaki kişilerle çalışma yaparak karikatür eğitimi ve karikatür ile eğitimi okullara taşıyabilir.

Karikatür eğitimi ve karikatür ile eğitim farklı kavramlardır. Bunlar birbiriyle karıştırılmamalıdır. İkisi de eğitim için gereklidir.

Günümüz devlet okullarının bazılarında bu tür çalışmalar okul yönetimi ve öğretmenlerin bireysel çabalarıyla sürdürülmektedir. Örneğin İzmir Çiğli Teğmen Ali Rıza Akıncı Lisesi, altı yıldır düzenli olarak çıkardığı Poyraz gazetesinde dünya ve Türk karikatüründen örnekler vermekte, öğrencilerin ürünlerini de yayınlanmaktadır.  Bir de Çorum Bahçelievler İlköğretim Okulu’nun çıkardığı Tebeşir karikatür dergisi öğrencilerin ilgisini çekmektedir. Okullarımızdaki bu tür çalışmalarla öğrenciler karikatürü tanımakta, mizah dergilerindeki cinsellik, kadın ve argo konulu karikatürlerle kendi ürünlerini karşılaştırıp çizgiyi anlamlandırmaktadırlar.

Sonuçta sanat beğenisi gelişmiş öğrenciler bayağı ve düzeysiz karikatürlerden uzaklaşır. Daha iyi karikatürlere yönelirler. Yeter ki bizler onların yolunu açılım.

4 Yazılı ve sanal medyada sanatsal karikatür yeteri kadar yaygın değil. Bazı gazete ve dergilerde estetik değeri gelişmiş karikatürler var. Bunların da sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Sanal medya ülkemizde yeni yeni geliştiği için, burada yer alan  karikatürler biraz daha farklı değerlendirilmeli.

Bu sorudaki yazılı medyayı gazete olarak düşünüyorum. Dergileri de mizah ve sanat dergileri olarak algılamak isterim. Bu ayrımdan sonra değerlendirmemizi şöyle sürdürebiliriz.

Sanat, edebiyat ve kültür  dergilerinde yer alan karikatürlerin sanat değeri daha fazladır. Bunların tüketimi, içinde yer aldığı organın ele aldığı konusuyla eşdeğerlidir.

Gazetelerdeki karikatürlerse eskisi kadar varlığını sürdürememektedirler. Bazı gazetelerde bir karikatür yer alırken, bazılarında da karikatür hiç bulunmaz. Demek ki yazılı medya, karikatürü sayfalarından uzaklaştırıyor.

Bu durum gençlik açısından iyi değil. Çünkü gazete ve dergiler kendi başına birer okuldur. Çoğu çizerlerimiz kendilerini bu gazete köşelerindeki karikatürlerle yetiştirdi. Usta çırak ilişkisi şeklinde işleyen bu süreçte çok başarılı karikatüristler kendilerini kanıtladı. Günümüzdeyse bu işleyiş popüler dergilere kaydı. Bunlar da gençliğin sorunlarına yönelmektense, onların merak içinde olduğu kadın, cinsellik ve argo konularını ele alınca ilgi daha da arttı bu dergilere.

Burada şunu özellikle belirtmek isterim. Mizah dergilerindeki bu konu ülkenin genel durumuyla değerlendirilmeli. Onlar da yani mizah dergileri de boş buldukları alanı bu konularla doldurmaktadırlar.

Yazılı ve sanal medya bu konuda kendine düşen görevi yerine getirmeli, desek de bakanlıklar, eğitim kurum ve yöneticileri bu konuya  ilgi duymalı, gerekli önlemleri almalı.

Kaba cinsellik, kadın ve argo gibi konuların yer aldığı mizah dergileri yasaklanmamalı. Onların yerine daha kaliteli ürünler konulmalıdır. Yasak ilgiyi artırmakla kalmaz, tepki de doğurur.

Sanat değeri yüksek ürünlerin sayası ne kadar artarsa popüler dergilerin sayısı da o derece düşür, diye düşünüyorum.

Hayati Boyacıoğlu
Karikatürist

1 POPÜLER KÜLTÜR, KARİKATÜRÜN MALZEMESİDİR

Aslında, popüler kültür ile karikatür arasındaki ilk ve en önemli ilişki, popüler kültürün karikatürün en önemli konusunu, malzemesini oluşturması olmalıydı. Çizerler, yelpazeyi geniş tutmak adına, seviyesizliğe ödün veren, kolaycılığa özendiren, akılcılıktan uzaklaştıran, rant kaygılı, yüzeysel, popüler kültürü mercek altına alıp,  bu olgunun çeşitli yönlerini bıkıp üşenmeden  işlemeliydiler. Ancak karikatür de bir yandan, yayınlandığı yerler, konu seçimleri, bakış açısı, diğer yandan da çizgi ve espri anlayışı, kazandırdığı para ile bir popüler kültür ürününe , bir metaya dönüştü. Çalışmalarını geniş kitlelere sunmak isteyen kimi çizerler sadece piyasa işi karikatürlere yöneliyor, bazı çizerler pop kültür örneği mizah dergilerinde arayışlara girip ilginç sentezler yaratıyor. Bazı çizerler de duruşlarıyla, karikatürleriyle bu olguya savaş açıyor, ne yazık ki ürünlerini sınırlı sayıda insana ulaştırabiliyorlar.. 

2 POP-SANAT KARİKATÜR SENTEZİ

Karikatürü içeriği, çizgisi, bakış açısı, kulvarı ve hedeflediği okur kitlesine göre değerlendirmek doğru olur. Bir grup, her türlü olumsuzluğuna karşı, karikatürle okuyucuyu buluşturma özelliği bulunan popkültür mahsulü yayınlardaki karikatürlerden oluşuyor. İkinci gruba, güçsüzün yanında yer alan, çizgisiyle, espri tarzıyla farklılığı deneyerek, karikatürün gelişmesinden yana olan, ucuz güldürü, komedi, yerine gülmece, eski deyimiyle mizahı seçen ve genellikle ciddi gazetelerde, bir görünüp bir kaybolan marjinal dergilerde, ya da internette yayınlanan karikatürler giriyor. Sanatsal diye nitelendirebileceğimiz üçüncü gruba ise, yarışmalarda, sergilerde, internet sitelerinde ve albümlerde rastlıyoruz.

Popüler karikatür, ustaca, farklı bir tarzda çizilmişse, kıvrak bir zekanın ürünüyse, belli bir mesajı, dolaysız veriyor, seviyesizliğe taviz vermiyorsa bir çırpıda sanatsal bir karikatüre dönüşebilir, sanatsal diyebileceğimiz bir karikatür de mesajının zayıflığıyla, hedeften uzaklığıyla, popüler kültür ürünü karikatürlerin de gerisine de düşebiliyor. Zamanla olgunlaşan popçu çizerlerin, konumları gereği arayışlara girerek daha iddialı konularda, önemli çalışmalara imza attıkları, sosyal içerikli karikatürleriyle bilinen çizerlerin, popüler mizah dergilerinde daha hafif(!) çalışmalar yaparak geniş kitlelerle buluşma özlemlerini giderdikleri gözleniyor.  Yani bütün karikatür anlayışları birbirleriyle etkileşim içindeler. Yavan esprili karikatürlerle dolu dergilerde, sıkı karikatürler yer alırken, önemli karikatür yarışmalarına yollanan çizgiler arasında, piyasa dergilerinde yayınlananlara benzer çizgiler de yer alıyor. Çizgiyle ifade etme sanatı karikatür, bazen işin içine bolca yazı da katarak kendisine bir kanal buluyor.  Bu etkileşimin umut verici sentez ürünlerini zaman zaman gururla görüyoruz.  Pop kültür karikatürü göz ardı etmek, yok saymak mümkün değil. Nitelikli karikatüre gönül verenler, ısrarla, inatla alternatifler, sentezler geliştirerek kendi dergilerini yayınlayarak, sergiler açarak, internet siteleri kurarak,  farklılıklarını, var olduklarını ortaya koyuyorlar. Karikatür bir dönüşüm geçiriyor, bir senteze gidiyor. Gönül, karikatürün hem geniş kitlelere yayılmasını, hem de alabildiğine nitelikli olmasını istiyor. Bu da, ancak  okurların, çizerlerin eğitimli olmalarıyla gerçekleşecektir.  Eğitimli, düşünmesini bilen bireylerden oluşan seçici bir okur kitlesine, niteliği tartışılır ürünler sunmak çok daha zor olacaktır.

3 BİNİLEN DAL KESİLİR Mİ?

Bayağı, belden aşağı espriler, bol yazılı ve benzer çizgilerden oluşan karikatürler arasında sosyal sorunları ele alan karikatürlerin de serpiştirildiği  dergilerin(!) kendi pop kültürlerini, durup dururken eleştirmeleri, çizgide, bakış açısında çeşitlilik sunmaları, okurları düşünmeye zorlamalarını beklememek gerekir. 

Bu aşamada internet, hem okurlara hem de mizahçılara farklı bir platform sunuyor. Ancak, piyasa mizahına alışık okurların internette de, tanıdıkları dergilerin sitelerini ziyaret ettikleri gözleniyor. Seçicilik de, eğitimle ve zamanla gelecektir. Bir abartma sanatı olan karikatürün bu özelliği istismar edilip, internette “rating“, dergilerde de “tiraj“ arttırılıyor.  Pahalı teknolojiler, kadro, dağıtım ağı gerektiren, dolayısıyla, çok satmadan yaşayamayan dergilerin, beslendikleri konuları kadını cinsel obje haline indirgemeleri, pornodan yararlanmaları, argodan medet ummaları, güçsüz, bilgisiz insanlarla alay etmeleri para kazandırdıkça, okur buldukça sürecek .

4 Kitle yayın organları, eşyanın doğası gereği, herkes tarafından beğenildiğini, tutulduğunu (!) bildiği karikatürleri yayınlamayı tercih ediyorlar. Büyük gazeteler 5-6 sayfa spor haberlerine, 3-4 sayfa yangın-cinayet-tecavüz haberlerine, 3-4 sayfa magazin ya da popüler sanat haberine yer ayırır, siyasî haberleri bile 1-2 sayfa ile sınırlı tutup bu dengelemeye uygun karikatürlere de yer verirler. Hatta tam sayfa mizah ekleri, mizah dergisi ilaveleri bile var. Gazetelerin büyük bir bölümü okurlarını bilgilendirmiyor, eğlendiriyor. Gazetede hangi haber haberdir, önemlidir, -varsa- aramanız, bulmanız gerekiyor. İşte bu karmakarışıklık içinde, usta çizerler çoğu kez gazetelerinin genel seviyesinin çok daha üstünde, kalıcı, vurucu karikatürler sunuyor, herşeye rağmen mesajlarını okurlarına ulaştırıyorlar. Ortaya çıkan ürünler de, bazen pop kültür, bazen mizah, bazen de sanatsal karikatüre benzeyen işler oluyor.

İNTERNETİ DOĞRU KULLANMASINI ÖĞRENMEK

Sağduyulu çizerler, daha ucuz ve pratik bir toplu iletişim sunan internette popkültür döngüsünü tersine çevirmeyi deniyor, zaman zaman çok da başarılı oluyorlar.  Önce, internet ağının gelişip her eve girmesi gerekli elbette.  Dünyanın en büyük veri çöplüğüne dönüşmeye yüz tutan internetin , günün bütün okullarda ders olarak öğretilmesi ve doğru kullanılması okurlara da çizerlere de farklı pencereler açacaktır, açıyor.  İnternetin doğru kullanılması ile belli anlayıştaki karikatürcüler kendi aralarında organize olabilir, tutarlı, popüler kültürden uzak  bireysel yayıncılık örnekleri sunabilirler, sunuyorlar. Birkaç yıl önce çizgileri sansürlenen, yayınlanmayan bir karikatürcü, ya başka benzer bir yayın organına giderdi, ya da küser çalışmalarını çekmecesine hapsederdi. fiimdi, “Bu karikatürü siz yayınlamazsanız, ben internet sitemde yayınlarım!” diye kafa tutabilir ve belki daha fazla okura ulaşabilir. Üstelik, internette dünyayla buluşmanın tadına varan ufku açılan çizerin konu yelpazesi de genişler, günübirlik işlerden uzaklaşır. Belki, başka bir ülkenin gazetesinde çizgileri yayınlanır, para da kazanır. Kim bilir?

 Hüseyin Çakmak
Karikatürist, Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği Başkanı

1 Soruyu yanıtlamazdan önce, “Popüler” kelimesinin ne anlamda kullanıldığına bakmak lazım... Bilindiği gibi, “Popüler” kelimesi İngilizce bir kelimedir ve geniş anlamlarda kullanılmakta, algılanmaktadır... “Popüler” kelimesinin sözlük anlamı “Sevilen, çok tutulan, halka ait” şeklindedir... Karikatür Sanatı bir kitle iletişim şekli olduğuna göre, “Popüler Kültür” ile ilişkilendirilmesi kaçınılmazdır... “Popüler Kültür” söylemi sözlük anlamı dışında kullanıldığı, algılandığı zaman ise “Çok yaygın, çok bilinen, çok basit, çok gereksiz” şeklinde kabul edilmektedir...

Karikatür sanatını fikirsel bir değer taşıyan ve çizgiyle yansıtılan bir sanat dalı olarak kabul ediyorsak, bu tarz karikatürlerin sözlükteki “Popüler Kültür” anlamıyla uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur; çünkü bu tarz karikatürler kitlelerin çok az bir kısmı tarafından beğenilmektedir...

Karikatür sanatını insanları gıdıklayarak güldüren, eğlendiren, vakit geçirtici bir sanat dalı olarak kabul ediyorsak, bu tarz karikatürler kitlelerin büyük bir kısmı tarafından beğeniyle karşılanmaktadır ve sözlük anlamı dışında kullanılan “Popüler Kültür” ile oldukça ilişkilidir...

Karikatür sanatı kitleleri düşündürmeli, güldürmeli (Salt kahkaha atarcasına güldürme değil, tebessüm ettirmesi bile yeterli) ve mesajlar iletmelidir... Ne yazık ki, yönetimi elinde tutan güç odakları  kitlelerin düşünmeden, tartışmadan, yorum yapmadan, sorgulamadan yönlendirilmesini amaçlamaktadırlar... Onlara göre, düşünen, tartışan, yorum yapan ve sorgulayan insan tehlikeli bir insandır!... Bu  nedenle, bu çevreler, çok komik ve gereksiz espirilerle kitleleri sadece güldürmeyi amaçlayan karikatürler talep etmektedirler... Bence bu tarz karikatürler çok anlamsız karikatürlerdir...

2 Elbette... Bugün birçok ülkede karikatür sanatı gruplandırılmıştır: Yazılı Karikatür, Yazısız karikatür, Sanatsal Karikatür, Komik Karikatür, vb… Günümüz Türk medyasında karikatür sanatının çeşitli gruplarını yansıtan gazeteler ve mizah dergileri yayınlanmaktadır... Türkiye’deki mizah dergilerinin satış rakamlarına baktığımız zaman, bu rakamlarının çok yüksek olduğunu görmekteyiz... Ama bu tür mizah dergilerinin birçoğu sanatsal ve fikirsel karikatürü görmezden gelmektedirler… Böylesi mizah dergilerinde karikatür sanatı çok basite indirgenmektedir... Böylesi mizah dergilerinde çok iğrenç bir şekilde yansıtılan cinsel konular ve iğrenç küfürler ön plandadır… Bu tarz karikatür anlayışı, yaşamın can alıcı sorunlarını yansıtmaktan ziyade, satış rakamlarını artırarak kâr amacı taşımaktadır…

1950’li yıllardan 1990’lı yılların başlarına değin, Sosyalist Rejimlerin ayakta olduğu dönemlerde, Kapitalist ve Sosyalist bloklara dahil her iki blokta yer alan ülkeler arasında idoolojik kutuplaşma mevcuttu... Bu çerçevede, Kapitalist ve Sosyalist ülkelerdeki karikatür sanatında da kutuplaşmalar mevcuttu... Benimsenen yönetim anlayışı farklı olsa da bütün ülkelerde de karikatür sanatı çok popülerdi; mizah dergileri çok yüksek satış rakamlarına ulaşmaktaydılar... Fakat o dönemlerdeki Sosyalist ülkelerde, toplumsal ve evrensel sorunların ele alındığı (Her ne kadar da Rejime eleştiri getirilmesi engellense bile) sanatsal ve fikirsel tarzda karikatürler üretilmekteydi... O dönemlerdeki Kapitalist ülkelerde ise (Bazı istisna ülkeler hariç) sadece kahkahalarla gülüp geçmeyi amaçlayan, toplumsal ve evrensel sorunların dikkate alınmadığı, sanatsal ve fikirsel kaygulardan uzak, basit ve anlamsız karikatürler üretilmekteydi...

Doğu Blokunun dağılmasından sonra, bu rejimler döneminde uygulanan karikatür anlayışı, diğer rejimlerdeki karikatür anlayışını yansıtmaya başladı: Sanatsal ve fikirsel karikatürlere yönelik ilgi azaldı çünkü dünyamızı kontrolu altına almaya çalışan kimi çevreler, düşünen, yorum yapan, sorgulayan ve tartışan kitleler istememektedirler...

Sonuç itibarıyla: Karikatür sanatı popüler olmak zorundadır ama popüler olacak diye asli görevini ve özünü terketmemelidir... Karikatür sanatçıları, basit ve değersiz konuları işleyerek, birilerine şarlatanlık yaparak, sadece eğlendirmek, güldürmek veya sadece cinsel konuları yansıtmak amacı taşımamalıdırlar...

3 Ben, her şeyin kararında ve yerinde yapılmasından yanayım çünkü toplumlardaki büyük bir çoğunluk tarafından ayıplanan veya mahrem sayılan konular yaşamımızın bir parçasıdır, bu durumu gözardı edemeyiz... Fakat, cinsel konuların yansıtıldığı bir karikatürle, seks unsurunun en iğrenç noktalarının yansıtıldığı bir karikatür arasında dağlar kadar fark vardır... Argo sözcük kullanılan karikatürlerde de, Argo ile küfür eşit tutulmamalıdır... Çünkü her toplumun kendine ait öylesi Argo sözleri vardır ki, bu Argo sözleri bilmeyen bir insan o ülkenin dilini bildiğini söyleyemez… Ama çizdiği karikatürleri sadece iğrenç küfürlerden, iğrenç seks fantazilerinden ve iğrenç Argo kelimelerden oluşturan bir karikatürcü, bana göre ne karikatürcüdür ne de sanatçıdır… Bilindiği gibi, dünyanın birçok ülkesindeki ünlü karikatürcüler kadın ve cinsellik konularında çizdikleri karikatürlerle ün yapmışlardır ama bu karikatürler okuyucuyu veya izleyiciyi hiçbir zaman rahatsız etmez, ürkütmez... Bu konuda dünyaca ünlü Arjantinli çizer Mordillo ile Fransız çizer Paynet’i örnek verebiliriz...

4 Günümüzde yazılı ve sanal medyanın sanatsal karikatüre olan ilgisi azalmıştır; sanatsal karikatürler çok az kullanılmaktadır… Günümüz yazılı ve sanal medyası (Gazetecilikle uzaktan-yakından hiç bir bağlantısı olmayan-Matbaa mürekkebi kokusu almayan) büyük sermaye sahiplerinin kontrolündedir... Günümüz yazılı ve sanal medyasında sadece güldürmeyi ve eğlendirmeyi amaçlayan, cinsel unsurların ön planda olduğu, Amerikan Tarzı saçma-sapan “Comic Cartoon”lar ve basit kelime oyunlarıyla yansıtılan karikatürler yayınlanmaktadir… Sanatsal veya fikirsel karikatürler -birkaç gazete ve dergi istisna tutulursa- geri plandadır ve böylesi karikatürler daha ziyade uluslararası karikatür festivallerinde boy göstermektedir…

Uluslararası karikatür festivallerinde de pek iç açıcı bir durum olduğunu söyleyemeyiz… Eskiden uluslararası karikatür festivallerini otoriter karikatürcü kuruluşları düzenlemekteydi; şimdilerde büyük sermaye kesimleri bu alana el atmışlardır... Bu nedenle, bazı uluslararası karikatür festivallarinde, büyük sermaye kesimlerinin belirlediği basit ve gereksiz konular çerçevesinde karikatürler çizilmesi ve ödüllendirilmesi istenmektedir... “Kabak Çekirdeği” misali, vakit geçirtici karikatürler en makbül karikatürlerdir...

Uzun lafın kısası karikatür dünyasının durumu pek de iç açıcı değildir... Yaşamımızın her alanını kontroluna almış olan egemen çevreler, eleştirilerinde acımasız ve affedici olmayan karikatür sanatını ve sanatçılarını,  kontrolleri altında tutabilecekleri bir şekle getirmeye, yönlendirmeye çalışmaktadırlar...
 
Ünlü İspanyol karikatürcüsü Vasquez de Sola, karikatür sanatını şöyle tanımlar: “Karikatür sanatı “Allah Kahretmesin!” demenin en kibar yoludur.... Diyelim ki, ülkemde ya da öteki ülkelerde insanlar acı çekiyorlar. Bazı insanlar görüşleri neneniyle hapislerde yatıyorlar. Bu nedenle söylenecek bir sözüm var, fakat söylenemeyecek bazı şeyler de var... İşte bunları bir gülmece deseniyle belirtiyoruz, herkes anlıyor... Benim için, bu son derece önemli birşeydir... Ciddî olarak söylenemeyen ve söylenmesi yasaklanan şeyleri, biz söyleyebiliriz... Bazı çizerler yaşamını kazanmak için karikatür çiziyorlar... Bazıları, bu işi eğlenceli buldukları için çiziyorlar... Ancak benim gibiler ise, kendini dinlettirmenin tek yolu karikatür olduğu için bu işi yapıyorlar... Benim söylenecek şeylerim vardır...”

İzel Rozental
Karikatürist, fialom Gazetesi

1 Karikatür genellikle siyasî ya da sosyal içerikli mesajlar içerir ve geniş kitlelere seslenme amacını güder. Hal böyle olunca, popüler kültürle birebir ilişki içinde olduğu söylenebilir.

2 Kanımca böyle bir gruplama yapılamaz. Karikatür, yukarıda da açıkladığım nedenden dolayı popüler olmak zorundadır. Sanatsal karikatür diye bir tanım olmamalı. Belki yarışma karikatürü diye ayrı bir gruplama yapılabilir ama kesinlikle bu gruba girecek işlere sanatsal karikatür denmemelidir. fiayet "sanatsal karikatür" diye bir kavram oluşturulursa, Dali'nin, Max Ernst'in, Chagall'in, Miro'nun, Picasso'nun, Grosz'un, Magritte'in yapıtlarına ne denecektir?

Ayrıca Topor, Bosc, Chaval, Steinberg, Steadman, Vazquez de Sola gibi evrensel boyuttaki pek çok karikatürcünün - kendileri popüler oldukları hâlde - yapıtları çok değerlidir, orijinal çizimleri yüksek fiyatlara alıcı bulmaktadır. Bu sanatçıların eserlerini "sanatsal karikatür" sınıfına sokarsak, doğal olarak Picasso gibi sanatçıların karikatürlerinin de aynı gruba girmesi gerekir.

Sonuç olarak, sanat kavramı yeterince tartışılmadan, sanatsal karikatür, sanatsal desen ya da sanatsal resim vb. gibi tanımlamalara itibar edilmemesi gerektiği kanaatindeyim.

3 Karikatürün oluşmasına yol açan talep doğrultusunda son derece doğal ve sağlıklı bir gelişme olarak görüyorum. Karikatür, popüler olma zorunluluğu nedeniyle tabulara yönelmek zorundadır. Baskıcı ve totaliter rejimlerde siyasi karikatürün gelişmesi bundandır. Siyasi baskı kalkınca, karikatür bu kez toplum baskısını hedef olarak alır ve sosyal konulara yönelir. Daumier'den bu yana, Fransız karikatür tarihi bunun örnekleriyle doludur. Tüm tabular deşildikten sonra, kitlelerin dikkatini çekmekten başkaca bir amacı bulunmayan karikatür -yaşamak için- zorunlu olarak bayağılaşır...



4 Sanat karikatürü diye bir kavramı kabullenmediğime göre, yazılı ve sanal medyanın yaklaşımını doğru buluyorum. Onlar, piyasanın arz ve talep kuralları doğrultusunda kendi okur kitlelerinin taleplerini karşılamak zorundadırlar.

Kamil Yavuz
Karikatürist

1 Bence karikatür; çizgiyle, kişisel eylemdir... Karikatür, sanatçısı tarafından çizildikten sonra bir kenara bırakılmamalı, halka sunulmalıdır.  Popüler kültürü geniş kitlelerin kabul ettigi kültürler olarak algılıyorum... Karikatür (günümüzde yer bulabilirse) bunun içindedir. Aslında bunlar iç içedir, ayrılmaz bütün olabilirler. Ancak, yeter ki iyi kullanılsınlar. Bu arada kötü de kullanılabilir. Bence karikatürde çizgi araçtır, iyi kullanılmalıdır...

2 Mümkündür. İletişim çağındayız, karikatürü gruplara ayrılmıştır zaten. Bunu hangi konuda, hangi kitle için çizeceksek karikatür de o gruba hitap etmelidir. Bir örnek vermek isterim; çocuklar için çizilecek karikatürlerde politik değerdeki bir olayı onlara dikte ettirmek doğru olmaz. Onların rahatlıkla anlayabileceği o kadar çok konu varki... Politikada kirli oyunlar döner ve karikatür de bunlara mutlaka iğnesini batırmalıdır. Bir çocuk dergisinde onların anlayabileceği gibi konulara yer verilir. Bunun içinde yer alan karikatürler de onlara güzellik ve doğruyu gösteren cinsten olmalıdır. Yaşanmış bir olay hakkında bir örnek daha vereyim: İran'da karikatür son 10 yılda büyük bir gelişme yaşadı, halen de bu sürüyor. Bunu farkeden siyasal güçler bazı karikatürcülerden isteklerde bulunmuşlar... İsrail’i yeren karikatürler çizin. Ayrıca İran'ı öven karikatürler çizin... Son cümleye dikkat edin. Karikatür övmek, göklere çıkartmak için mi çizilir, bu karikatür olur mu?

3 İnternet bazı açılardan iyi oldu. Karikatür matbaada da halen basılıyor. Matbaa aşaması daha zahmetli oluyordu. Hata yapıldığında basılı kâğıtta kalıyor, daha vahim sonuçlar ortaya çıkabiliyordu. fiimdi sistemini kuran evinden dünyaya açılabiliyor. Ancak, bazı fikirler sanatsal değerler içermiyor. Dinamiti bulan, insanlar öldürülsün diye bulmadı. Bu buluş ona bazı pişmanlıklar getirmiş. Bazı karikatürler de dinamit etkisi yapabiliyor, insanları yıkabiliyor. Bunun yanında güzel karikatürler de görebiliyoruz. İhtiyaç hisseden herkes aradığını bulabiliyor. Benim canımı sıkan ise istenmeyenlerin kişiye dayatılmasadır.

4  Benim canımı sıkan ise istenmeyenlerin kişiye dayatılmasadır. Bu cümleyi tekrar yazmak gereğini hissettim. Medya dediğimiz çark sürekli ver ver diye istiyor. Bunun içinde karikatür de var. Günümüzde çok çizilen karikatür acaba gerçekte az çizilen yıllara göre daha mı değerli hâle geldi? Bana kalırsa hayır! Medyada zamana ve mekâna bağlı bir uğraş verilir. Sanat bunun içinde yer alamaz. Ben halen sergilerden zevk alıyorum. Bir karikatürdeki arka planda yer yer kalmış kurşun kalem lekelerini bile ararım. Diğer iletişim araçları bunları ortadan kaldırır, sahte duygular ekler. Yani ne yazılı ne de sanal medya karikatürü sanat olarak yüceltemez. Ancak, karikatür sunulur, arkasından orijinali izlenebilecek ortam yaratılırsa basamak olarak bunu kazanç sayabiliriz. 2 sene önce 100 çizere ulaşıp bir anket yapmıştım. Sorduğum sorulardan birinde son 10 yılda Türk karikatüründe bir gelişme olup olmadığını öğrenmek istemiştim. Çok büyük çoğunluk gelişme olmadığını yazdı. fiimdi aradan 2 sene daha geçmiş oldu. Bir gelişme var mı? Ben de göremedim. Geçtiğimiz aylarda Karikatürcüler Derneğinin 850 üyesi olduğunu öğrendim. Hayret! Karikatür çizen de artmış. Neredeler, hangi medyada, yarışmada veya etkinlikte?

Nezih Danyal
Karikatürist, Karikatür Vakfı Başkanı, FECO Türkiye Temsilcisi

1 Popüler; sözlük anlamıyla, herkesçe sevilen, rağbette olan, halka hitap eden, halkın zevkine uygun, herkesçe anlaşılabilir, halkın kesesine uygun, ucuz  demek. Popüler kültür, ülkelerin alt kültürlerinden genel kültürlerine kadar uzanan bir yelpazeyi içeriyor.

Karikatür sözlük anlamıyla, mizahî çizgiyle mizah yapma sanatı. Yani anlatmak istediğinizi mizah yaparak ve mizahî bir çizgiyle anlatmak. Genelde karikatür, insanların yaşamlarını zorlaştıran yaşam koşullarını eleştirerek düzelmesi için mizah yoluyla öneri getirir. Ya da bu yaşam zorluklarını gözardı eder, mizah yoluyla insanları güldürüp, eğlendirme yolunu seçer.

Sanırım bu ikinci tür karikatürler popüler kültürle örtüşüyor. Bunlar, sosyal, siyasal konuları halkın anladığı kadar anlarmış gibi görünerek, daha çok magazin konuları seçip, komiklik olsun, gülünüp geçilsin diye çizilen, yazılı açıklamalar içeren karikatürler.

2 Karikatürün popüler olanı, sanatsal olanı diye bir ayrım duymadım. Dünya geneline baktığımızda siyasî karikatür çizerleri, mizahî karikatür çizerleri, bant karikatür çizerleri, çizgi roman çizerleri, çizgi film çizerleri gibi bir ayrım var.

Bu çizerlerin her gün günlük gazetelere çizenleri var, haftalık, aylık yayın organlarına çizenleri, çizgi film stüdyolarında canlandırma çizerliği yapanları var. Karikatürlerini, çizgi bant ve çizgi romanlarını anlaştıkları karikatür ajanslarına çizerek dünyanın çeşitli ülkelerinin yayın organlarında yayınlatanları var.

Ayrıca, karikatürcüler karikatür çizmenin, sergiler açmanın yanında, çizgilerini ve mizahî  yaratıcılıklarını kullanarak televizyon programları hazırlıyorlar, mizahi öyküler, mizah yazıları yazıyorlar, tiyatro, opera dekoru, afiş, kitap kapakları yapıyorlar, kitap içi desenleri çiziyorlar.

Bu kadar farklı alanlarda, farklı tekniklerle çizen karikatürcüler seçtikleri konular bakımından da farklıdırlar. Örneğin siyasi karikatür çizerlerinin yerel siyasi konuları çizenleri yanında, dünya siyaseti çizen, bu konuda uzmanlaşmış karikatürcüler var. Mizahî karikatür çizenlerin de güncel konuları ele alıp çizenleri var, olaylara felsefi açıdan bakıp çizenleri var.

Her karikatürcü çizdiklerinin anlaşılmasını, düşüncelerinin insanlara ulaşmasını ister, ama hiç bir karikatürcü –en azından benim tanıdıklarım- herkes beni anlasın diye çizmez. Karikatüründe simgelerle anlatım yapar, bu simgelerin kimi  çoğunluğun bildiği –örneğin trafik işaretleri-, kimi belirli bir kesimin bileceği –örneğin atom simgesi- gibi simgeler kullanır.

Popüler karikatürle demek istenen, popüler simgeler kullanılarak çizilen karikatürler herhalde. Bu tür karikatürler ülkemizde televizyon yayınının başlamasıyla yaygınlaştı. Karikatürlerde TV’de yayınlanan bir reklam sloganı, bir dizi tiplemesi gibi herkesin bildiği ortak simgeler, sloganlar kullanılmaya başlandı. Konuşma balonlarıyla, bol yazılı açıklamalarla desteklenen bu karikatürler, sıkıştırılmış bir çizgi öykü niteliği taşısa da herkesçe okundu, anlaşıldı ve gülündü geçildi. Geriye, ne yazık ki ‘karikatür okumak’ diye bir deyim kaldı. Karikatür görsellikten çıktı, okunur hale geldi.

Sanatsal karikatürle demek istenen modern, çağdaş karikatür sanırım. Modern karikatür, anlatımını salt çizgiyle yapan, yazıya, açıklamaya gerek duymayan, çizgisinde estetik, grafik değer taşıyan, karikatürün evrensel bir dil olduğu düşüncesiyle çizilen karikatür türüdür. Burada çizerin çabası, çizgileriyle, seçtiği konularla ve yaptığı mizahla  insanları kendi kültür düzeyine çekmektir.

3 Yukarıda sözünü ettiğim gibi bu tür karikatürler, herkesin anlaması amacıyla yazılı, çizili ortak simgelerden ve ortak sloganlardan yararlanıyorlar. Bu da giderek herkesin en kolay anlayacağı ‘küfür’e dayandı.

Aslında her karikatürcü kendi kültür düzeyi ve yeteneği kadar çizer. Eli kalem tutan, biraz çizgisi olan, en yakın çevresinde konuşulanları yazıyor, altına da kargacık burgacık birşeyler çiziyor, oluyor karikatür. Bu karikatürü(!) okuyanlar da haklı olarak bir karikatür okudum diyor.

Ne yazık ki bu kolaycılık övgüyle ödüllendiriliyor, para kazandırıyor. Karikatüre başlayanlar da bu kolaycılıktan yola çıkıyorlar.

Bu çizilenlerin amacı ne diye sorunca da, halkın binbir sorunu, derdi var, halk gülmek istiyor, halk bunu istiyor diyorlar. Acaba halk bunu mu istiyor, yoksa dertlendiği binbir sorunun üstüne gidilmesini mi?

4 İnternette izlediğim karikatür ustalarının siteleri dışında, ne yazılı basında, ne de televizyonda modern karikatüre rastlayamıyorum. Sosyal içerikli karikatürler yok denecek kadar az. İnternet karikatürcüler için büyük olanak. Yapacakları sitelerde dilediklerini çizebilir, dünyaya duyurabilirler. Bu da bilgi birikimi, genel kültür ve emek istiyor. Kolaycılıkla çizer olmak varken ne gerek var !....

Oğuz Gürel
Karikatürist

1 Popülerlik ve karikatür ilişkisi mutlaka var fakat popülerliğin değerlendirme şekli önemli. Kültürel anlamda çok ileride olmayan toplumlarda hayatın pek çok alanının magazinleşmesi tehlikeli olmasa da yozlaşmayı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla çabuk tüketilen karikatürün getirisi çok olsa da kalıcılık ve karikatür sanatına kattığı şeyler aynı olmuyor. Fakat bu bir tercih. Hiçbir çizerin popüler karikatür veya sanatsal karikatür yapıyor diye sınıflandırılması çok doğru olmuyor kanımca. Çünkü o sınıflandırma ve tercihi okur yapmalı. Herkesin aynı anlayışla çizmesini de beklememeliyiz. Özetle kalıcılık ve popülerlik taban tabana zıt kavramlar. Bunun karikatürdeki yansımaları ise her sanatta olduğundan farklı değil.

2 Karikatürün sınuflandırılması bugüne kadar pek yarar sağlamadı. Yazılı-yazısız karikatür tartışmalarının şiddetle yaşandığı yılları hatırlayalım. Bugün o tartışmalardan eser yok. Çünkü karikatür eski popülaritesinde değil. Sınıflandırmalar sağlam kültürel yapıya veya alt yapıya dayanmazsa kutuplaşma olarak karşımıza çıkar. Doğru olan şudur. Sanatsal karikatür çizen de popüler karikatür çizen de karikatür sanatına ve izleyiciye ne veriyor ona bakmalı. İzleyiciyi sergi salonlarında sanat karikatürüne yönlendirmek medyanın ilgisini çekmedi,  çekmiyor. Bu da aslında ölçü değil. Çünkü çok okunmak ve izlenmek en iyi olunduğu anlamına gelmez..

3 Kitle iletişim araçlarında cinsellik ve argonun kullanılması çok yeni bir olgu değil. Her zaman başvurulan tiraj arttırma yöntemlerinden biri. Kadın - erkek ilişkilerinde tam anlamıyla belli aşamaları katetmemiş toplumlarda bu konular zaafiyet oluşturduğundan tiraj için çok bereketli bir alan ister istemez oluyor. Ama karikatürde bunların düzeysizce kullanılmasını doğru bulmuyorum. Cinsellik de hayatın bir alanı ve elbette çizilmeli. Ama birbirinin tekrarı ve klişe  espriler ile değil. Efendim bu arz-taleptir yaklaşımını ise çok kolaycı buluyorum. Düzeyi aşağı çekerek karikatürü yaygınlaştıracaksak hiç çizmeyelim daha yararlı olur.


4 Yazılı ve sanal medyanın sanatsal karikatüre ilgisi yok ki tartışalım. Gazetelerin çoğunda sanat sayfası dahi yok. Hal böyleyken bir ilgiden söz etmek hayalcilik olur. Sanatsal karikatürün ticarî/reyting/satış vb. kaygıları ikinci planda olduğundan bu gazetelerin yayın çizgilerine çok da uygun düşmüyor. Dolayısıyla sanatsal karikatürün gelişeceği alan genel anlamıyla medya olamıyor. Bu doğru mu yanlış mı bilemiyorum. Ama bunun genel kültürel ve sosyal yapı ile ilgisi de var. Çok zincirleme ilişkiler ağı da diyebiliriz. Arz-talebe göre şekillenen sistemlerde zaten sanatın tam anlamıyla gelişeceği alan bulması da zor. Sanatı sanat yapan biraz da kurallar ve şekillerin dışında olması değil mi zaten?

Osman Yavuz İnal
Karikatürist

1 Karikatür ile popüler kültür arasındaki ilişkiyi açıklamadan önce,  kavramlardan ne anladığımı  ifade etmem gerekiyor. Karikatür; en kısa anlatımıyla “çizgi ile mizah yapmaktır.” Öyleyse karikatürde yergi, alay, şaka, eleştiri, zıtlık vb.leri çizgi ile yapılmalıdır. Kültür ise; bilgi, görgü, düşünce, duygu bütünüdür. Eğitim ve öğretim yardımıyla da geliştirilebilen duygu ve derin düşünce yeteneğidir. Popülizm  ise edebiyatta halkçılıktır. Bu açıklamalar  doğrultusunda popüler kültür; halkın bilgi, görgü, duygu ve düşünme yeteneğidir. En büyük özelliği, basit, yaygın ve kolay anlaşılır olmasıdır.

Günümüzde, “kısa yoldan köşeyi dönme” zihniyeti, toplumun büyük bir çoğunluğuna,  kanserli hücre gibi nüfuz etmiştir. Ülkemizin sosyoekonomik durumu da bunu desteklemektedir. Çalışıp, emek verip, hem kendini hem de ürünlerini belli bir seviyeye çıkartma yerine, eylemleriyle popüler olmak, gündemde kalmak, pek çok insan tarafından tercih edilmektedir. Böyle olunca da, bu tür insanların yaşamları, söz ve davranışları toplumu etkilemekte, bunların bilgi, görgü, duygu ve düşünceleri popüler kültürü oluşturmaktadır. Sanatçı denince aklımıza, yazar, çizer, ressam, müzisyen yerine, her gün televizyonlara çıkan mankenler, bir dizide oynayıp veya şarkı söyleyip sanatçı sınıfına sokulanlar, ilk olarak  aklımıza gelmekte, diğerleri ikinci planda kalmaktadır.  Bu açıklamalar ışığında popüler kültür, kendi popüler karikatürünü de içinde geliştirmiştir. Bugün için popüler karikatürde, komik ögeler ön plana çıkmıştır. Bol yazılı, durum komikliğinden yararlanıp, insanları bir anlık güldürüp, eğlendirmektedir, suya yazılan yazı gibi, bakılacak ve unutulup gidecektir. Toplumsallığı, yergisi, eleştirisi, düşündürme ve evrensel boyutu küçülmüş, yöresellik, anlık şaşırtma ve bireysel boyutu büyümüştür. Bilgiyi zorlamadan, düşünceyi çeşitlendirip, zenginleştirmeden yapılmaktadır. Bugün için gündemde, saçmanın mizahını, karikatürünü yazıp, çizmek revaçtadır. Bazıları karikatürünü kapatsanız dahi içindeki sözlerle sizi güldürebilmektedir. Bir çoğunda çizgi, mekânı görselleştirmekten öteye gitmemektedir. Mizah  çizgiden çok sözdedir. Çizginin gücünden yararlanılmamakta, çizgi ikinci planda kalmaktadır. Popüler kültür ile aynı seviyededir.

2 Gruplandırmayı istediğimiz şekilde yapabiliriz. Bu tür gruplandırmaların çok da önemli olmadığını düşünüyorum.  Her grubun içinde iyi ve iyi olmayan karikatür vardır. Bugünkü popüler karikatürün temsilcileri arasında, az da olsa, kalıcılığı, evrenselliği yakalayanlar olduğu gibi  sanatsal karikatür çiziyorum diye anlaşılması zor, bol imgeler, simgeler kullanarak zorlama karikatür yapıp, belli bir çizginin altında olanlar da vardır.  Çizgisinden hiç ödün vermemiş, sanatsal karikatür diye tabir ettiğimiz karikatür çizip popülerliği yakalamış olanlar da bulunmaktadır.  Her tür karikatürün iyi olanı ve olmayanı bulunmaktadır. Kaldı ki, 1950 -1970  yılları arasında popüler karikatür,  bugün daha çok yazısız, düşündürme ve eleştiri ögeleri ağırlıklı, diğer bir ifade ile sanat karikatürü diye tarif ettiğimiz türdeki karikatürdü.

3 Yaşadığımız ülkenin, sosyoekonomik  gelişmesi içinde konuyu daha net açıklamak mümkündür. 1950’lerden sonra, köyden kente göçün sağlıksız gelişmesi ve özellikle son 10 yılda Güneydoğu Anadolu’nun terör ve ekonomik dengesizlik  nedeniyle, büyük halk topluluklarının, kırsal kesimden kentlere zorunlu olarak göç etmesi, kentlerimizi âdeta büyük köyler hâline getirmiştir. Kırsal kesimde, küçük yaşta evlenme  sebebiyle cinselliklerini bir şekilde bastıran insanımız, büyük kentlerde yaşam güçlüğü, ekonomik yetersizlik nedeniyle  erken evlenememesi, cinsel açıdan tatmin edilememesini doğurmaktadır. Burada küçük yaşta evlenmeyi tasvip etmekten ziyade yaşanılan süreci resmetmeye çalışıyorum. Okul ve aile içinde hâlâ tabu olan cinsellik, bir şekilde dışa vuracaktır. Bu da kadın, cinsellik argo ve hatta  porno ile kendini gösterecektir. Yukarıda bahsettiğim hususlar nedeniyle; kadın, cinsellik, argo abartılarak talebi karşılamaya çalışacaktır. Alıcısı olan mal satar ve yaygınlaşır. Sosyal ve ekonomik gelişmenin sağlanması, eğitim kalitesinin (cinsel eğitim dahil) seviyesinin yükselmesi ile yaygınlaşma azalacak veya daha seviyeli hâle gelecektir.


4 Yazılı ve sanal medyanın sanat karikatürüne ilgisi yeterli seviyede değildir.  Sanat karikatürü, popülerliğini kaybetmiştir. Nasıl ki, bir Naim Süleymanoğlu çıktı, halterde olmazları olur yaptı (popüler oldu) ve şimdi yeni nesil ile  Türkiye, halterde dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdiyse,  sanat karikatürü çizen karikatüristler, popüler birkaç dergi çıkarıp, başarılı örnekler verip, kendi zevk ve beğenilerini yaygınlaştırmazlarsa, yazılı ve sanal medyanın ilgisini çekemeyeceklerdir. Bu konuda bazı çalışmalar vardır ama, yeterli değildir.  Mevcut sanat ve edebiyat dergileri ise, kendi beğeni ve zevkleri içinde yıllardan beri aynı karikatüristlerin  çizgilerini  yayımlamaktadırlar. Bu işten para kazananların sayısı artmadıkça, yeni nesil karikatürcüler ile beslenmedikçe ilginin artması düşünülmemelidir. Sanatın diğer dallarında  da durum aynıdır. Arabesk müzik, bir zamanlar en popüler müzik idi. Sanat müziği, halk müziği ve pop müziği ise arabesk müzik karşısında, büyük bir mağlubiyet almıştı. fiimdi pop müzik popülerliğini kazanmış, halk müziği ise tekrar yaygınlaşma sürecine girmiştir. Karikatürde de durum aynıdır. Doğru ve güzel örnekler ne kadar artarsa, bu süreç o kadar kısa olur. Bu bilinçle, sanatsal karikatür çizenlerin yazılı ve sanal ortamda, eserlerini yayımlama çabalarını  arttırmalı, sorumluluk yüklenmelidirler. Bu işe, mesleğe gönül verenler, misafir sanatçı ortamından çıkıp, daha iyi ve güzeli  yaygınlaştırmak için oyuncu konumuna geçmeleri gerekmektedir. Böylece sanat karikatürü tekrar popüler hâle gelerek yazılı ve sanal medyanın ilgi odağı olur. Burada temel sorun, sanatsal karikatür çizenlerin, eserlerini yayımlayacağı popüler sanat, kültür ve edebiyat dergi / gazetelerini  çıkartamamalarıdır. Böylece, kendilerini geri plana itilmiş, anlaşılmamış saymalarıdır. Biraz da kabahati kendilerinde aramalıdırlar.  

Sadık Pala
Karikatürist, Tercüman Gazetesi

1 Popüler kültür denen olgu her alanda olduğu gibi karikatürü de etkilemiştir. Özellikle dergi ve gazete karikatürlerinde popüler kültürün etkilediği alanlarda espriler yapılagelmektedir. Yazılı ve görsel medyadaki reklamlar, çizgi bantlar ve güncel karikatürlerde eleştiri için bile olsa bu popülerliği görmekteyiz. Popüler kültür halkı nasıl etkiliyorsa karikatürü de etkilemektedir. İnsanı ilgilendiren her şey karikatürü ve mizahı da etkilemektedir.

2 Karikatürü popüler olan ve olmayan diye gruplamak mümkündür, ancak birbirinden ayırmak doğru değildir. Karikatürcü sanatsal karikatürü ve popüler karikatürü aynı anda yapabilir. En azından geçimini sağlamak için bunu yapabilir.

3 fiu anda moda ya da popüler deyimiyle ''in''olan mizah türü cinselliği ve argoyu ele alan işler her şeyde olduğu gibi gelip geçicidir. Bir süre sonra onların da hükmü kalmaz. Yasakta ayıpta her zaman bir çekici yan vardır. Ama bu tercih meselesidir. Belli bir çizgisi ve mizah anlayışı olan kişi bunlara itibar etmez.

4 Pek çok şeyde olduğu gibi çizgisi ve esprisi hazır karikatürlere alışık olunduğundan sanatsal karikatürlere kafa yormak izleyicinin işine gelmemektedir. Bu nedenlerle yazısız bir karikatürü gören izleyici birşey anlamadığından yakınır. Biraz tarif edilince kavramaya başlar. Ancak bu sefer de mizahın sihri kaçar. Mizah izah edilirse bu mizah olmaz çünkü. Medyamızdaki yerine değinecek olursak, bu kadar gazete arasında çizer sayısı oldukça azdır. Çok satan çoğu gazete birkaç çizer çalıştırmakta ve karikatürün gücünden yeterince faydalanamamaktadır.

Salih Memecan
Karikatürist, Sabah Gazetesi

1 Karikatur popüler kültürün oluşmasına katkı sağlayan başlıca unsurlardan biridir. Aynı şekilde de popüler kültürden en fazla etkilenen de. Dolaysıyla aralarında güçlü bir ilişki olduğundan söz edebiliriz. Medyanını diğer unsurlarıyla karşılaşıldığında karikatür toplumun geniş kesimleriyle ilişki kurmakta çok daha avantajlıdır, onun içinde bu ilişki daha rahat kurulmaktadir. Örnek olarak da Gırgır dergisi ve Simpsonlar cizgi filmleri gosreilebilir.                           

2 Evet edebiliriz. Bir karikatür ne kadar çok geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmeyi hedeflemişse o kadar çok popüler olma zorundadır. Yok eğer belli bir kesim okuyucu  veya da çizerin kendi arşivi içinse popülerlik kaygusu daha azdır. Benim ATV’ye Sabah”a ve Aktüel Dergisine çizdiğim karikatürlerdeki popülerliğin farklılığı da tamamen bu kaygulardan dolayıdır. Atv’deki Bizimcity çok popüler ve anlaşılması kolay olması gerekirken buna karşılık Aktüel’deki karikatürler daha uçuk olabiliyor.

Onun için karikatüristin daha çok kendisi için yaptığı, popülerlik kaygusu taşımayan karikatürleri sanatsal olarak değerlendirmek mümkündür. Bu karikatürler geniş halk kitleleri tarafından da bsğenilebilir, ama bu yine onların sanatsal ozelligini azaltmaz.

3 Bence bir mahsuru yok. Yeterki doğru medyada olsunlar. Geniş okuyucu kitlesine ulaşabilen yayınlarda (meselâ TV, gazete) bazı karikatürlerin (meselâ cinsel içerikli olanların) daha özenli kullanılması gerekmektedir. Ama toplumun bazı kesimlerinin ise bu tür karikatürleri görmesinin önünde bir engel olmamalı.

4 Yukarda da belirttiğim gibi yazılı ve sanal medya eğer popülerlik kaygusu taşıyorsa (ki tasıması çok normal) bu tür karikatürlere daha az ilgi göstermesi çok normaldır. O tür karikatürler için bu tür karikatürlerle ilgilenecek okuyucuyu hedefleyen daha özel mecralar tercih edilebilir.

Tan Oral
Karikatürist, Cumhuriyet Gazetesi

1 Popüler kültür kavramı içinde yer alabilecek ürünler için, genel olarak şu niteliklerden söz edilebilir;

Etkileri genellikle çok kısa sürelidir,  bu nedenle sürekli tazelenmeleri, tekrarlanmaları gerekir, derinlik ve kalıcılık gibi tehlikeler taşımazlar.

Sözü karikatüre getirirsek;

Karikatürün en yaygın tanımı, çizgi ile mizah yapma sanatı biçiminde olandır. Frenkçesi de humour-graphique yani çizi-mizah’tır.

Burada mizah’ın sözlük karşılığı; “Ciddî bir şekil altında, nükte” dir. Türkçede mizah yerine “gülmece” sözcüğü kullanılabiliyor.

Mizah, bir sebebe dayalı ve ona bağlı olarak oluşan bir tepki biçimidir, eleştireldir, rahatsız edicidir vb. Güldürür ya da güldürmez, ama birilerinin tadını kaçırır, canını sıkar.

Kalıcı bir etkisi olabilir.

Mizahın bu anlamda popüler kültür kavramı içinde yer alması her zaman mümkün olmayabilir.

Popüler kültürde aranan ise çoğunlukla, eğlenmek, vakit geçirmek, gülmek, güldürmektir. Yani, gülünçlük, komiklik, komedi izlenen yolu oluşturur.

Frenkçesi comique yani gülünç’tür.

Burada da komik’in sözlük karşılığı; “Hoş, eğlenceli, tuhaf, güldürücü”dür. Türkçede komedi yerine “güldürü” sözcüğü kullanılabiliyor.

Komiklik sebebe bağlı değildir, eğlendirmek amacı ile her zaman yapılabilir. Yüzeyseldir, gülüp geçilir.

Bu iki ayrı kategoride anlatılanları tek bir karikatür sözcüğü altında toplamamak gerekir.

2  Bu sorunuzun ayrıntılı karşılığı yukarıda var. Zaten bu ayırım sorunuzda da yapılmış bulunuyor. Kısaca yanıtı “evet mümkün”.

3 İlk yanıtta biraz değindim. Açayım: Mizah; siyasal, sosyal, düşünsel  içerikli eleştirel bir tutum izler. Sonuçtan çok hoşlananlar  olacağı gibi, mizaha sebep olanların da tadı kaçabilecektir.

Dünyada iletişim, eleştiri ve muhalefet yolları ve olanakları sınırlı ve kısıtlı iken, mizah çok işe yaramıştır. Konulan engelleri âdeta by-pas  yapıp geçerek  o hedefini hep bulmuştur.

Mizahçılar ise birer dergide toplanarak, hem etkilerini arttırmışlar, hem de kendilerini daha güvencede hissetmişlerdir. Egemenler de mizahın sadece kapağında mizah yazan bir derginin içinde yer almasını yine kendi otoritelerinin güvencesi sayarak daha tahammüllü olagelmişlerdir.

Günümüz dünyasında ise iletişim ve demokratik muhalefet kanallarındaki genişleme sonucu, yukarıda tanımı yapılan mizaha duyulan gereksinim de azalmış  oluyor. Tüm dünyadaki mizah dergileri son yıllarda birer ikişer yayınlarına son verdiler. Geriye çok satan, popüler kültür ürünleri olan komik, güldürü dergileri  kaldı.

Ne var ki,  bu dergilerde sebebe dayalı olmayan ve durmadan kendini tekrarlayan  anlayış, zaman içinde etkisini doğal olarak yitiriyor.  Yayıncısı ya da çizeri ihtiyaç duyulan etkiyi sürdürmek için,  dozu arttırmaya, o da yetmezse, dikkat çekeceği için, şiddete, iğrençliğe, argoya  ve istismar edilen cinselliğe kadar  işi götürmek zorunda kalıyor.

Bütün bunlar popülerlik adına  ille etki yaratmanın, dolayısıyla da çok satmanın son çareleri oluyor. Bu tür dergilere zaman zaman karşı çıkılması zararlı oldukları savlarının ileri sürülmesi bu nedenlerle olmalı. Oysa kalıcı etkilerinin ve dolayısıyla fazlaca zararlarının olduğunu sanmıyorum.

Öte yandan, mizahtaki cinsellik ise, türün devamı adına arzunun diri tutulması, özgür seçim ve özgür red gibi temel  hakların savunulması ve bu konudaki bağnazlığı kırmanın amaçlanması gibi nedenlerle vazgeçilmezdir de.

4 Sorunuzda, yeterli ve gerekli ilginin gösterilmediği gibi bir sav gizli. Evet bu doğru olabilir. Ama acaba gerçekten gerekli midir? Çünkü sanatın –karikatürün de-  kendi mecraları vardır, oralarda var olurlar ve oralardan akarlar. Medya sadece sanattan haberler verir, veriyor da zaten.

Yakup Karahan
Karikatürist

1 Karikatür yaşamın bütün yanları ile ilişkilidir diye düşünmekteyim. Tabii ki popüler olanla da ilişki halindedir. Etkileşimi vardır. Mutlaka etkilenir ve kendisi de etki eder. Tabi en komik hali ile eğlenceli hali ile çizilse bile mutlak eleştirel yanları vardır. Popüler olanın (modern, çağdaş ve yenilikçi olan dışında)  uca kaçanını eleştirir. Her ne kadar düşünsel karikatür ve komik karikatür olarak iki gruba ayrılsa da her ikisinin de tarzı dolaysızdır. Doğruyu ve yanlışı dolaysız işaret eder. Yaşamın içinden beslenen karikatür popüler kültürle de ilişki halindedir.

2 Aslında bu sorunun yanıtını verebilmek için karikatürün ilk çizildiği dönemden bugüne kadar geçirdiği evreleri gayet iyi araştırmak, incelemek gerek. Popüler olanla biçimsel olarak ilişki halinde olsa bile bana göre öz olarak aynıdır. İnsanı, yaşamı, doğruyu, yanlışı, olması gerekeni, güzeli, çirkini vb. anlatır ya da anlatması gerekir. Bu aslında en sulu bulunan tarzda bile böyledir. Daha doğru, daha, güzel, daha adil bir dünya özlemi ile çizer karikatürist. Eleştirinin temeli de budur. Popüler olandan belki biçimsel olarak etkilenebilir. Özde çok değişeceği düşüncesinde değilim. Öyle olamayacağı düşüncesindeyim.

3 Çok kaba içi boş ve içeriksiz bulmuyorum. Cinsellik özellikle tarihin her döneminde ticarî anlamda getiri sağlamıştır. Birileri açtır ve belki birileri hiç doymayacaktır. Bu açlık da belli şekillerde tatmin edilmeye çalışılmaktadır. Belki birileri gerçekten cinsel açlıklarından dolayı bu tip çalışmalarla ilgileniyor olabilirler ama çalışma pornografik veya aşırı kabalığa kaçan tarzda değil ise ve sosyal temeli varsa bence çirkin değildir. Tabii bu çalışmaların bizim ülkemizde hangi yaş grubu tarafından edinilip nasıl koşullarda etkilenildiği de önemlidir ki bu bizim gibi ülkelerin sorunudur.  Yani gayet yararlı bir cinsel broşür gelişme çağındaki bir çocuğun eline geçince de garip olabilir, çocuk bundan olumsuz etkilenebilir. Cinsellik içeren çalışmalara karşı değilim. Yaşamın bir parçası belki en önemli parçalarından biridir. Belki davranışlarımızın altında cinselliğimizin çok büyük bir rolü vardır. Buradan hareketle, soru Leman’ın yapmış olduğu (geçmişte) cinsel karikatürleri içeriyorsa bence Leman çok güzel karikatürler yayınladı. Çünkü sosyal bir temeli vardı. Ayrıca cinselliği bir ölçü alarak bu tip çalışmalar kullanılmadan yapılan yayınlara seviyeli, kaliteli gibi isimler verilmesini de hoş bulmuyorum. Çünkü karikatür için en  tehlikeli şeylerden biri de seviye, kalite ayarı, ahlâkçılıktır. Leman tarzına karşı olmadığımı yazdım ama özellikle bir tarz belirtmem gerekiyorsa Çarşaf dergisi vardı. Onların yaptığı cinsel karikatürleri hiç ama hiç sevemedim ya da Playboy vb.

4 Sanat karikatürüne çok fazla ilgi olduğunu sanmıyorum. Yani kısacası yok. Bu tabii medyanın elinde olan bir şey değil. Dünya değişmekte, tarz değişmekte, insanlar değişmekte, doğal olarak her şey birbiri ile ilişki içerisinde. Yani bir gazete (sanat veya değil) bir çalışmayı kullandığında okuyucusu memnun kalmıyor ya da o çalışma için  o yayını satın almıyorsa kullanmayabilir. Bu yumurta tavuk ilişkisi gibidir de. Kullanıma ve tüketime yönelik yapılan çalışmalar "sanat sal” kaygılar taşıyan çalışmaları kullanamayabilirler. Aslında "sanat karikatürü" nün ne olduğunu da tartışmak ve gerçekten var mıdır yok mudur üzerine geniş kapsamlı çalışma yapmak gerekir. Çünkü karikatür yaşanan günle ilişkilidir ve arada çizilen bazı çalışmalar belki asırlar boyu kalabilecek içerikte ve çizgi kalitesinde olabilir. Bu durum günlük gazete çizerliğinde nasıl değerlendirilebilir ya da günlük çizen bir karikatürist her gün yaptıklarının "sanat" olduğunu iddia edebilir mi?.. Sanatın ölçüsü nedir? Emek midir, emek ve düşünce birlikteliği midir? Bir kişinin yarım saatte yaptığı bir çalışma sanat sayılabiliyorken bizim mizah dergilerinde günlerce uyumadan sabahlara kadar yapılan çalışmalar neden sanattan sayılmamaktadır. Bu uzun vadede böyle mi kalacaktır yoksa bugün beğenilmeyip sanat olarak algılanmayan bu çalışmalar bir süre sonra en değerli sanat eserleri haline mi gelecektir? Zira Oğuz abi hayattayken ve Gırgır’ı hazırlarken ortalıkta dolaşan eskizleri ve orijinalleri şimdilerde öyle ortalıkta dolaşmakta mıdır?... Bence bazı şeyleri zamana bırakmak gerekmektedir. Bugünün telâşı içinde belki alelâde yapılan, sıradan bulunan bir çok şey, ileride değerlenip hak ettiği yere oturacaktır. Sanat karikatürü kaygısı ile yapılan çalışmalar belki bu yerin içerisinde hiç olmayabilirler de (Ama umarım olur tabii sonuçta bu bir değerlendirme, tahmin). Soruyu hazırlarken uzun uzun tartışmak gerekir diye düşünmekteyim. Biraz soruya karşı soru gibi oldu, kusura bakmayın.

 

 

 

Copyright © T.C. Milli Eğitim Bakanlığı  Yayımlar Dairesi Başkanlığı, 2000
URL: http://yayim.meb.gov.tr
 Yorum, öneri ve yazılarınızı bekliyoruz.
baae@meb.gov.tr