Türk karikatürünün son 60 yıllık serüveni 3 ayrı dönem oluşturur. 1930’lu yıllar karikatürün yazısal anlatıma yaslandığı ve yaygın bir etkinliğe ulaştığı yıllardır. Bu dönemi, 1950’lerde başlayan ve mizahın ağırlık noktasını yazıdan çizgiye taşıyan dönem izler. Karikatürün içe dönük bir düşünsel yoğunlaşma içerdiği ve kitlesel ilgiden uzaklaştığı bu dönemin ardından, 1970’l
erin, yazıyla çizgiyi buluşturan yeni karikatüristler kuşağı gelir. İşte İzel’in karikatürü, yazı/çizgi bireşimini arayan 1970’ler kuşağına bağlı bir karikatürdür. Nitekim medyaya çıkmak için 1991’i beklemiş olsa da İzel’in çizgi serüveni 20 yıl öncesine dek uzanır.İzel’in çizgi gücü öncelikle tiplemedeki başarısıyla kendini gösteriyor ve tiplemenin getirdiği anlatım olanakları yetkin bir mizah düzeyi oluşturuyor. İzel’in karikatürünü belirleyen bir başka özellik de grafik değerlerin karikatür anlatımına katılmasıdır. Kitaplaşma sürecinde beyaz sayfanın tüme katılımı, bu özelliğin gazete sayfasına yansıyamayan boyutunu oluşturuyor.
Bu kitapta biraraya gelen ve büyük bir çoğunluğu yayınlanmış olan karikatürler siyasal bir izlek taşıyor. Siyasal karikatür, güncelliğini yitirdiği an anlamını da yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadır. İzel’in 1991 karikatürleri ise güncelin ötesine geçiyor ve giderek gününün tanıklığını yapan belgesel bir niteliğe bürünüyor. Karikatürlerin yayınlandığı medyanın getirdiği doğal ve zorunlu sınırlılığa karşın, İzel dünyaya geniş bir perspektifle ve nesnelliği yitirmeden bakıyor. Bu anlamlı uğraşı saygıyla selamlıyorum.
Aykut Köksal